16 Mart 2010 Salı

Buluşmuştuk Bir Kavşakta..

Aslında cesaret edemeyeceğimizi düşündüğümüz şeyler, yapması en kolay olanı. Yalnızca adım atıyorsun, ‘aldım verdim ben seni yendim’ mesafesinde..

Yağmur nefesini kesmiş, silecekler rahatlamıştı otobana çıktığımda. Titreyen bacaklarım da olmasa..Her şey yavaş yavaş geride kalıyordu, bir de beni benle götürmeseydim. Topu topu bir buçuk metrelik bir valize sığdırmıştım aceleyle ne varsa bana ait. Kalanlar ise hiç benim olmayanlardı.


En güzel yıllarımın geçtiği dost olan beni sıcacık kucaklayacağını düşündüğüm tek yere eski bir şehre doğru saatte yüz km hızla ilerliyordum. Her zaman acelem olmuştu ama şimdi yoktu. Korkmuyordum ama endişeliydim.

Her geceki gibi sızmıştı masanın başında, parmaklarının arasında yanan sigarayı bu defa almamıştım usulca. Ya sigara yere düştüyse halıyı inceden inceye kemirip her yer tutuştuysa ,ya öldüyse..yok canım yarım saat içinde tüm bunlar olabilir miydi? Midem bulanmaya başlamıştı, bacaklarım değil ellerim titriyordu şimdide. İlerideki benzinliği kaçırmamak için sağ sinyal verdiğimde bir an için geri dönmeyi yangın çıkıp çıkmadığını kontrol etmeyi düşündüm. Ama dönersem.. hayır,dönmeyeceğim.

O ara yol kenarında otostop çeken birini gördüm, bu yağmurda bu saatte bu yerde millette ne cesaret vardı. Yanından geçip gittim benzinliğe girmeden durdum dörtlüleri yaktım..istem dışı hadi gel demiş oldum. O da gelmeye başlamıştı zaten. Kapıyı açıp bana doğru eğildiğinde ilk olarak kocaman halka küpeleri, uzun rimelli kirpikleri ve rahat görünümü altında aceleci biraz sinirli oluşu dikkatimi çekti.
Ben öylece yüzüne bakarken, o Eskişehir’e gittiğini otobüste yolcunun biriyle kavga edince aşağı indiğini dünyada ne salak insanlar olduğu ve biraz daha arabaya davet etmezsem donacağını söyledi. Son cümlesi hayli muzipçeydi.
Gel hadi tüm bu anlattıklarını tahmin ettim o yüzden durdum zaten dedim gülerek, yalnız seninle birlikte benzin de almam gerekiyor dedikten beş dakika sonra biri o saatte otobüsten inip otostop çekecek kadar kaçık, diğeri de o saatte otostop çekeni arabasına alacak kadar akıllı ve kendinden vazgeçmişti. Daha sonra bu kendinden vazgeçişe Sinem’in tabiriyle psikopata bağlamak diyeceklerdi. Sinem, yanında yarı ıslak sanki arabanın hatta dünyanın sahibiymişcesine oturan kızın adıydı.


Ne için gidiyorsun Eskişehir’e dedim laf olsun diye. Soru sorduğun sürece sana da soru sorma hakları doğar mantığıyla suskunluğu tercih ederim çoğu zaman. Kendime soru sorulmasından hele ki cevap vermek zorunda hissinde bırakılmaktan hoşlanmadığımdan..
Babamı görmeye gidiyorum dedi.. Daha önce hiç görmediğim babamı!
?!?
o an gülmek istedim hatta kocaman bir kahkaha atacakken sonrasında yine ellerim titredi ağlayasım geldi.
Babasını görmeye bulmaya gidiyordu, ben ise babamdan kaçıyordum..babam ve ona benzeyen tüm erkeklerden..
Buluşmuştuk bir benzinlik kavşağında, aynı yöne doğru ilerlerken o geçmişine ben ise aklımca geleceğe koşuyordum.
Otomatik vites sevmem dedi pat diye. İnsan araba kullandığını anlamıyor.
Gülümsedim sadece..
Uzun tırnaklarını fark ettim kazağının koluyla oynarken..
İlk benzinlikte duralım kahve alayım canım çekti sende ısınmış olursun dedim.
Kendini Amerikan filminde mi sanıyorsun dedi gülerek.
Evet dedim..thelma ve louise gibi olduk bir tek arabamızın üstü açık değil.
Gülmeye başladık.
Yağmur şiddetlendi, Eskişehir 190 km yazıyordu tabelada..

devam edecek :)

18 yorum:

. dedi ki...

çok hoş keyifle okudum.

üryan dedi ki...

arabanın geçeceği güzergahı bildir bana; otostop çekesim var..

Adsız dedi ki...

Çok güzel, senin mi ? yoksa bir alıntı mı ?
Cahilliğime ver :))

Berrin dedi ki...

masal, teşekkür ederim :)

üryan, inan bana senin blogda yazışırken bir yandan bunu yazıyordum ve aklımdan geçmedi değil senide dahil etmek :)
ikinci bölümde bir yerlerde bulurum belki seni ;)

M.C, Benim tabiki :)
yazdım ve yayınladım hemen..ve teşekkür ederim..

Aylin Ünlü dedi ki...

Mükemmel tek kelimeyle hatta mükemmel ötesinde heyecan veren,sonraki bölümünü merakla beklettiren,nedense bir çift gözü doldurabilecek güçte kelimelere sahip...ve aslında o kadar fazla cümlem var ki beğenimi anlatmaya...

emeğine sağlık hatuncum:)

Not:arabayı kullananın ismi ne?:)

Berrin dedi ki...

aylin, beğeneceğini biliyordum :) beğenini haika cümlelerle dile getirmişsin çok teşekkür ediyorum.

not: Deniz diyesim var ama galiba Yeşim olacak :)

Aylin Ünlü dedi ki...

Gerçekten çok beğendim,devamını sabırsızlıkla bekliyorum.İkisi de çok hoş isimlerin ama Deniz Es-Es'e pek uymaz gibi geliyor,hadi bakalım :)

Berrin dedi ki...

oy oy ES-ES'e kurban olsunlar :))
tamam o halde yeşim olacak..
inan bende sabırsızlanıyorum devamını yazmak için..bakalım kahramanlarımızı neler bekliyor :))

Aylin Ünlü dedi ki...

eminim bir sürü senaryon vardır aklında,sürekli yazıp çiziyorsundur :)

Hikayenin sonunu bilmeden ilerlemek ne heyecan verici gerçekten:)Dediğin gibi bakalım kahramanlarımızı neler bekliyor :)

Berrin dedi ki...

bir kaç şey düşünüyorum onun dışında gelişine vuracağım topa :)
yazarken yaşarken olduğu gibi bir adım ötesini düşünmüyorum.

Aylin Ünlü dedi ki...

karakteristik özellikler ve kullanılan kelimelerin gerçeğe yansıması beni etkiledi çok sanırım,gerçi herşey bir yansıma gerçeğe hikayede...bu kaçıncı okuyuşum saymadım ama doymadığımı biliyorum :)

Pilli Petro dedi ki...

valla gerildim okurken nedense :) Es-Es ya benim de gidesim var yine yeniden :(

Adsız dedi ki...

şöförün adını canan koyabilirsin, kendisi bursa'da oturuyor ve sıklıkla es-es e gidiyor. babası bir zamanlar kooperatif evleri müteahhiti iken çok zengin olmuş, ancak hem kendisinin kumar ve kadın düşkünlüğü nedeniyle, hemde 2 abisinin savrukluğundan elde avuçta hiç kalmamış, zaten şirket arabası ile yolculuk yapmaktadır. 222 ye gidip bir iş görüşmesi yapacaktır. şarkı söylüyor çünkü :))) seni çok mu yönlendirdim berrin ?

Berrin dedi ki...

aylin, biraz gerçek biraz değil, ama aç kalmayacağız :)

Bekriya, okurken gerildiysen yaşarken ne olurdun kim bilir :))
es es e bir iki, anlaşıldı geçerken seni de alacağız :)

Berrin dedi ki...

M.C, canan ile bu hikayenin alakası yok :)
arabayı kullanan yeşim ve hikayesi canandan çok farklı..
yeşimin abileri yok, arabası kendine ait babasının kadın düşkünlüğüde yok. başka arızaları var.
neyse bakıcaz :)

Ebruli dedi ki...

Berrinciğim sana bir "merhaba" demek istedim. İyi olduğuna sevindim. Hoşçakal...

Berrin dedi ki...

ebrulicim, ziyaretin çok mutlu etti beni..teşekkür ederim..gördüğüme sevindim. daha sık gel.

Çınar dedi ki...

Çok güzel yazılmış bir öykü, okurken müthiş keyif aldım. Bütün bölümleri okumaya başlıyorum şimdi.

Kalemine yüreğine sağlık

Sevgiler