Aynı anda kaç yerde, kaç bedende, kaç evde olabilir ki insan...Ruh saçılınca etrafa...
Dedi, Maribel..
Düşündüm..
İki paytak ördek ve çay kaşığı sesi kadardı aklı,tembel bir öğrenci gibiydi yine o pazar.
Bir parçası çok uzaklara saçılmıştı ve eli uzanmıyordu toplamaya. Toplayabileceği kadar yakın olanlar ise dikiş tutmayan hayallerden ibaretti, rüya kalıntıları gibi..
O ana kadar biriktirip, derleyip düzenleyip, katlayıp sakladığı herşey yitip gitmişti sanki..
Bana gelince,
sevmediğim sarıydı herşey, bozuk para üstü aldığım taksi ve elimdeki kalem gibi, Maribel de sararmıştı ama solgun değildi...yorgundu belki..
Saçılmıştı ya ruh, civa gibi toplanabilseydi ya..dikiş tutmayan hayallerine sarılabilseydi. Çoğunlukla,
bir yanım telaş bir yanım cam kırığıyken çıka gelirdi Maribel. O susardı, ben dinlerdim.
Her geldiğinde saçları uzamış olurdu ve bir elinde savaş. Eli kanardı, bilirdi korktuğumu kandan, yinede gelirdi.
Hangi parçasını, hangi aralardan, yarıklardan çıkarabilecekti ve karanlığa yatırıp gizleyebilecekti, demlediği her şeyi..Bu defa bilmiyordum.
Ruhu saçılmıştı.
Ve ben dağınık toplamaktan yoruldum..
08.06.08 pazar Ankara..
***Maribel, banadairlerimi içinde biriktirdiğim şeker kavanozum..
15 Haziran 2008 Pazar
1 Haziran 2008 Pazar
yine yollar, yolculuklar..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)