23 Temmuz 2008 Çarşamba

minik fokumun doğum günü

24 temmuz minik fokumun doğum günü..
iyiki varsın bebeğim, özlemim, arkadaşım, gurbetim..

Geçen sene kızım için bu şiiri yazmıştım..

Dört seneye dört mevsim düstü
Her biri bir yıl sürdü
Mevsimlerin en güzeli gülüsündü
Her yıl bir isim verdim sana...
UMUT dedim
DENİZ dedim
YAGMUR dedim
Bu seneki ismin de ISIK...olsun..bebegim...

VE BEŞİNCİ DOĞUM GÜNÜNDE DE 'SILA' İSMİNİ VERİYORUM KIZIMA..


17 Temmuz 2008 Perşembe

çarşambayı sel aldı

Beyaz bir duvara ne kadar süre bakabilirdi, nikahına dakikalar kalmış, tüm davetlilerin sesi kulağındayken her şeyi yarım bırakıp şiddetle oradan kaçmak isteyen gelinler gibiydi. Çoğunlukla TRT’de izlediği o çok sevdiği romantik komedi filmlerinde değildi. Bu yazılıp çizilmiş dakikalar ne romantik nede komikti. Oysa gülmeyi severdi, en çok da kendisine..

Karanlıkta uzanmış, televizyonun yanıp sönen ışıklarının kaypak ritminde ne uyumak nede uyanık kalmak istiyordu.
Güven duygusunun boşalan yerine hangi duyguyu koymalıydı ki yalnızlık acıtmasın..

Kendisini dinlemeyi sevmezdi, keşke sevseydi..Sevseydi dinlerdi, dinleseydi üzülmezdi..

İstanbul’da yağan yağmurun Ankara’ya gelmesi hiç uzun sürmez. Yalnızca yağmur geldi bugün.
Ve sel aldı götürdü her şeyi, çarşambayı da..


16.07.08 Ankara

16 Temmuz 2008 Çarşamba

dikenli tel

Sağ bileğimde dikenli teller, sol tarafımda sevinçli bir anahtarlık, kulağımda aylar önce dünyanın bir ucuna giderken trende dinlediğim hüzün aromalı bir balkan türküsü, göğsümde bir acı, nefesimde bir zorlama, omuzlarımda ağırlık, gözlerimde uyku, midemde bulantı, aklımda hiç görmediğim bir şehir, günümde bir dost, gecemde buzdolabının sesi…

Ne çok söz söyledik, hiç söz dinlemedik..
Suskunluk bir yudum su gibi, ne çok şeyden kıymetli. Hayır kırgın değilim yorgunum beklemekten, beklediğimi bilememekten.. Hayır ben iyiyim sadece konuşmak istemiyorum. Hayır dedim ya..


Turuncu bir çanta beğendim bugün ve bir ülkeye seyahat düşledik en sevdiğim ayda ocak ayında, ardından iki gün sonrası için bir şeyler planladık gülüştük, birileri doğum günü mumları üflüyordu o sıralar, mutlumuydular bilmem sakindiler sadece. Ben sakinken mutluyumdur genelde ve bir fincan kahveyle kitap okurken sessizce..
Sessizce yürüyüp giderken birde..


15.07.08 Ankara

2 Temmuz 2008 Çarşamba

1 kronluk gün

En fazla ortası delik Norveç kronu kadar ilginçti içinde bulunduğu gün... Suç oranı artmış beyninde tek bir güvenli bölge yoktu. Bu sessizlik, sessizlikteki tik taklar ne kadar yabancıydı ve öğlen uykusu sakinliği..
Huzursuz bir ruh ve yorgun bir beden ne kadar uyumlu olabilirdi, bu bilmem kaç fit derinlikte yaşanan yalnızlık gününde..
Sanki bu evde, bu serinlikte yoğurtlu makarna yiyip çalan telefonlara cevap vererek, kolunu dahi kaldırmak istemeden sevdiği ve inandığı herşeyi kendinden uzaklaştırmak isterken ve el yazısının zaman içinde ne kadar sabırsız olduğunu görerek yaşıyordu. Daha korkuncu da yaşamaya devam edecek olma düşüncesiydi.
Kendine yardım ve yataklık yapmaktan usanmıştı.
Bu defa yalnızdı..
Üzerini örtecek birinin geleceğinden emin şekilde uyumak istiyordu. Uyandığında özünden bilip tanımadığı hiç bir yere gitmemiş olacaktı...
Uyudu..

01.07.08 Ankara