12 Nisan 2010 Pazartesi

Buluşmuştuk Bir Kavşakta IX


Her şeyin yolunda gitmesi korkutur ya bazen insanı, korkacak başka şeyler bulmalı o anlarda hayatı rahat bırakmalı..

O geceden sonraki on gün boyunca Yeşim’in ev istirahatı, tüm gece radyoyu dinleyerek, Semih’le konuşup mesajlaşarak, gündüzleri ufak tefek ev işleri yaparak geçti. Sinem ile iyice alışmışlardı bir birlerine, Sinem dediği gibi arkadaki odayı adam etmişti ama kendi yöntemiyle. Balkon yine aynı rezil haliyle kalmıştı ancak‘görmek istemediklerinin önüne perde çekmesini bileceksin’ deyip lila rengi diktirdiği perdeyi artistik bir hareketle çekip rahat ve pratik oluşunu bir kez daha sergilemişti.


Geceleri daha çok benim odamda oturuyor ancak her iki odada da soba yakıyorduk, her ne kadar odun ve kömür hazır olarak gelse de hala tam olarak pratiklik kazanamamıştım soba yakma konusunda. Çoğu kez odalar gök duman oluyordu, bu işin en keyifli kısmı çıraların rengi ve kokusuydu, şimdi şimdi anlıyordum çıra gibi yanmak deyiminin anlamını..
Sinem Neslihan’ın aracılığıyla hemen bir iş buldu,barmeytlik yapacaktı deep bar’da..Neslihan’ın çocukluk arkadaşı Engin garsonluk yapıyormuş, bir anlamda vesile olmuş oldu. Eskişehir’in tanınmış, kaliteli ve nezih ortamlarından biriydi burası.. Sinem’in o an için fazla seçeneği yoktu daha uygun bir iş bulana kadar seve seve kabul etti, tek can sıkıcı yanı gece geç gelip sonrasında öğleden sonra uyanmasıydı. O halinden memnundu ama tüm gece evde yalnız kalmak hoşuma gitmiyordu. Yinede paraya ihtiyacımız vardı ve kazandığı parayla mutfak masrafımızı ve bazı ekstralarımızı karşılıyorduk.

Sıklıkla evi ve bıraktıklarını düşünüyordu Yeşim ses çıkmaması hem sevindirici hem düşündürücü geliyordu. Galiba babası ömrü hayatında ilk kez anlatılmak isteneni anlamış, yaşam hakkına saygı duymuştu. En çok da o gün özledi evini, belki de özlediği sadece evin konforuydu. Su çiçekleri kuruyana kadar su değmemesi gerekitiğinden on gündür banyo yapmamıştı ve çıldırmak üzereydi, tüm çiçekler kurumuş dökülmüştü tek bir tane alnında kalmıştı ve artık banyo zamanıydı. Sinem uyandıktan sonra hamama gitmek üzere dışarı çıktılar, kış güneşi gözlerini almıştı Yeşim’in günlerdir evden çıkmamıştı kendini tuhaf hissediyordu. Eve döndüklerinde müthiş rahatlamış ve ferahlamıştı, o gece radyoya gidip Semih’e sürpriz yapmaya karar verdi, ilk defa bir birlerini göreceklerdi, oysaki sohbetleri ilerlemiş hatta gün içinde defalarca konuşmadan rahat edemez olmuşlardı. Evet çivi çiviyi sökmüyordu belki ama yerinden oynatmayı başarmıştı. Tekrar yüzünde tebessümle dolaşmaya başlamıştı Yeşim, aklı Semihle çok sık meşguldu ve bundan memnundu. Semih ise Sinem’in tabiriyle zil zurna Aşıktı. Gönderilen şarkılar ve gelen mesajlardan haberdardı Sinem ve Yeşim’e takılıyordu Buldun el kadar çocucuğu diye. Oysa iki yaş fark Yeşim için önemli değildi, nikahıma almayacağım ya diye gülüyordu Yeşim..Yeşim evlenmeyi zaten düşünmüyordu düşünse bile kendinden on on beş yaş büyük biri olabilirdi, onun kıymetini ancak yaşını başını almış biri bilebilirdi.

O gece radyoya gitmek için hazırlanırken, alnındaki henüz kurumaya başlayan çiçeğin hamam sonrası düştüğünü fark etti onca itina etmesine rağmen zamansız kopan çiçek Yeşim’in alnında ömürlük bir iz olarak kalmıştı, keyfi kaçmıştı Yeşim’in sonra gülmeye başladı Sinem’in de aynı yerde suçiçeği izi vardı Kan kardeş değil ama çiçek kardeş olduk deyip gülüştüler. Sinem işe gitti ardından Yeşim’de çıktı biraz dışarıda vakit geçirip radyoya doğru gidecekti. Heyecanlıydı, en çok da Semih’in tepkisini merak ediyordu. Giderken yiyecek bir şeylerde alacaktı gece uzundu nede olsa program bitene kadar onunla kalacaktı.

Hava iyice ayaza çekmiş esnaf sarayının önünden geçerken birden buzda ayağı kaydı Yeşim’in o an biri kolundan yakaladı ve yere düşmesine mani oldu. Bir anda neye uğradığını şaşırmıştı neredeyse düşüp bir yerini kıracaktı. Kolundan tutan kişi onu tutarken ne arıyorsun sen burada dedi, dünya ne kadar küçüktü bir kere daha anlaşılmıştı. O’nunla ortak arkadaşları Cem’di onu düşmekten kurtaran yanında kız arkadaşı vardı, tanışma faslından sonra kız arkadaşını görmeye geldiğini kızın burada okuduğunu söyledi, Yeşim ise sadece bende artık burada yaşıyorum diyebildi kendini tuhaf hissetmişti, Ankara’dan kuvvetli bir rüzgar esmişti sanki Cem’le birlikte.
İstem dışı soran gözlerle ona bakmıştı Yeşim, Gözlerini kaçırdı Cem sonra ayın sonunda evleniyor dedi mahçup şekilde sanki onun suçuymuş gibi.
Yeşim yutkunamadı, her yer süratle dönüyordu ayaklarının altından giren ateş saç diplerinden çıkmıştı ve olanca gücüyle dişlerini sıkıyordu. Birkaç saniye içinde sanki yıllar geçmişti Yeşim yaşlanmış Yeşim ölmek üzereydi. Cem tekrar kolundan tuttu bu defa ona teselli vermek için Yeşim geç kalıyorum dedi, gitmeliyim, yinede yüzünde yapay asimetrik bir gülümseme vardı sanki felç geçirmiş yüzünün tek tarafıyla gülümsüyordu. Cem ve kız arkadaşı uzaklaştılar Yeşim birkaç adım atıp olduğu yerde kalakaldı sanki sönmüş bir sokak lambasıydı insanlar gelip geçiyor kar üstüne üstüne atıştırıyordu. O an ağlasa bağırabilseydi keşke hiç birini yapamadı. Bildiği bilmediği bütün küfürleri ve bedduaları etmek istedi onu da yapamadı, insan sevdiğine beddua eder miydi?

Yürümeye başladı radyonun önüne geldiğinde ‘the show must go on’ diye geçirdi içinden, şov devam etmeli..kalbi zaten inanmıyordu onun evlenebileceğine bir yanlışlık olmalıydı..

Sinem işine alışmıştı,yanındaki barmenin ismi Orhan’dı Sinem pratik işlerle meşguldü ve daha ziyade vitrindi, estetik katıyordu oraya. Herkes alışmıştı Sinem’e iyi bir ekip olmuşlardı hem çalışıp hem eğlenmek bu olsa gerekti. Basit ama renkli hayatından memnundu şu an içim Sinem. Sanki başka bir dünyada herkesten her şeyden uzak yeni bir dünyası vardı, henüz babasını görmeye gitmemiş, haber vermemişti burada yaşayacağını..Arda’nın abuk subuk kendimi öldüreceğim, sensiz yapamıyorum, seni seviyorum mesajları ise sadece güldürüyordu onu, biten bitmişti ikinci bir şansı sadece aptallar verebilirdi.

Yeşim derin bir nefes alıp radyonun dar ve dik merdivenlerinden tırmanmaya başladı kapısına gelip zili çaldığında heyecanlı olduğunu hissetti, Az sonra Semih karşısında olacaktı ve yok yok O evleniyor olamazdı.

Kapıyı genç bir çocuk açtı..Semih! dedi Yeşim. İçeride kabinde dedi çocuk..kabine yürüdü camın gerisinden gördü Semih’i kulaklığını çıkarıp kapıya doğru geldi ve Çiçeğim gelmiş diye kucakladı Yeşim’i..Yeşim Semih’in onu hiçbir şey söylemeden tanımasının şokundan mı, yoksa az önceki şoktan mı bilinmez bezden bir bebek gibi kaldı Semih’in kollarında ve yanakları pembe pembe..

9 yorum:

C3Moi dedi ki...

evlenmiorum ...

Berrin dedi ki...

:))) evlenen Cem değil zaten..

Adsız dedi ki...

:)) ben evleniyorum hehehe cem´in arkadasi acaba benim nisanlimmi heheheh :))

Berrin dedi ki...

cemin arkadası senin nişanlınsa yeşim'in de eski sevgilisi oluyor demektir :)))

Adsız dedi ki...

hahah bulmaca gibi oldu hee :) eski olmaktansa yeni olmayi tercih ediyorum ama umarim arayi bozan Yesimin elinden sevgilisini alan biri degildir :)) isligini bekliyorum :))

Aylin Ünlü dedi ki...

Çiçek kardeş olayı beni de güldürdü,yeni bir söz eklenmiş oldu hafızama öyküye dair :)))
....
İnsan sevdiğine beddua ediyor Berrin,en azından ben edeni gördüm.
....
Bez bebek yeşim :))))
Oldukça duru bir anlatım olmuş bu sefer ki hatuncum,hem yormadı hem de olay kargaşasına sokmadı beni.Sanki şuan ki ruh halimi bilir gibi yazmışsın ''aman Aylin'i beyin olarak yormasın bu bölüm'' der gibi :)

Çok tatlı bir tat bıraktı bu kucaklaşma ayrıca,nasıl bir gece bekliyor onları merak ettim,aklımda ise;duygusal,içten ve sadeliği barındıran bir gece var,geceye sığınılmış bir gece yani...

Berrin dedi ki...

beddua ediliyorsa sevgi yoktur..

anlatım git gide durulaşıyor, senaryo vari olmaya başladı istemesemde..
seni yormamak adına aynı şekilde devam edelim o zaman :))

Adsız dedi ki...

yeşim lacivertle özdeşleşir oldu, semih, cem öncesi ve sonrası ... bize ne yeşimin sorunu !! iki odadada soba yakılması çok ilginç bu kadar sıkıntı varken. bence sinem dikkat etmeli. öyle yada böyle tebrik ediyorum bu kadar olur söyleyecek laf yok !!

Berrin dedi ki...

cem sadece Yeşim'in sevdiği kişinin arkadaşı esas oğlan cem değil karıştırılıyor sürekli :)
Yeşim, lacivertle yarışamaz :))
ev çok büyük ve ayrı odalarda yatma lüksü tanıyorlar kendilerine :) haliyle yanıyor iki soba..
teşekkürler..