5 Temmuz 2010 Pazartesi

sadece 12 gün

Cumartesi sabah yolcu ettik, 13. gün gittiler.. Annem, abimin 12 yaşındaki kızı ve 10 yaşındaki oğlu bizdelerdi. Alışmayı sevmiyorum çok zor oluyor arkalarından boş sessiz bir evde kalmak.
Günler nasıl geçti anlamadık, 3 çocuklu olmak epey zormuş, zamanımın çoğu mutfakta geçti desem yalan olmaz :)
Gerisinde de gezdik dolaştık yemek yedik alış veriş misafir ağırlama vs derken bedenim yoruldu ama zihnim o tempoda hayli hafifledi :)
Sabahları kur'an kursuna yolladım hemen yanımızdaki camiye. Büyük olan yer yer mızmızlandıysa da gidip geldiler benimde yardımımla baya ilerlediler :) Minik fokum bugün yalnız gitti esre üstün derken bugün ötüreye geçti..maşallah diyorum başka bir şey diyemiyorum.
Bu arada minik fokumun 24 temmuzdaki doğum gününü erkene alıp kuzenleride buradayken güzel bir parti verdik evde, pastamız devasa ve çok güzeldi. Çocuklar çok güzel vakit geçirdi bir ara aralarında rol dağılımı yapıp Aşkı memnunun final sahnesinin çekimini yapıyorlardı :)
minik kızımada firdevs hanım rolü vermişler:)) O günkü süslü halinden olsa gerek. Sonradan yönetmenliği ben devraldım silah patlama sesini de bir balonu patlatarak yaptık :)
çok komikti izledikten sonra hiç bir şeye benzememiş onu gördük:)
Onlarla çocukluğumun bitimsiz yaz tatillerine döndüm. Evde olduğumuz günler doya doya akşama kadar parkta oynadılar günde bir kaç tur bakkala dondurma ve cips için gittiler, arkadaşımın çocuğu ve 14 yaşındaki yeğenide onlarla beraberdi, kızlar yeterince güneşte yanmamışlar gibi son gün eve gelip kola istediler kollarına yüzlerine sürüp cami bahçesindeki banklarda güneşlenmişler :)
ablalar nerde kızım?
camide güneşleniyorlar**?** :))
Satranç turnuvalarımız, uçurtma partileri, tenise gitmeleri halalarının güzel kahvaltıları unutulmazları arasındaymış..bütün bunları ve daha fazlalarını onlara verdiğim kağıtlara yazdılar:)
bu ziyaretçi defteri olsun ve istediğinizi yazın dedim, 10 yaşındaki Yasin hizmet çok güzeldi 4 yıldız veriyorum demiş, havuz olsaydı 5 verecekmiş :) ve en kötü şey aşkı memnu yazmış :)) zavallı çocuğu iki hafta üst üste aynı veda bölümünü izlerken muma çevirdiğimdendir:) konuşmayın yorum yapmayın gülmeyin diyerek burunlarından getirmiştim. Hele 'behlül kaçar' sahnesinde o kadar çok güldüler ki :) bende kızdım , daha çocuksunuz anlamıyorsunuz dediğimde daha çok güldüler :))
12 yaşındaki Selin'im ise güzel yazısı ve türkçesiyle harika bir not yazmıştı, onların mutlu olmaları benide mutlu etti. Minik fokum ise yemeklerini sorunsuz yedi genel olarak beni hiç üzmedi onlarla beraberken, aslında düşününce tek çocuk olmak çok kötü. Tek çocuk hiç çocuk der benim sevgili arkadaşım :))
Son gece annem ben ve çocuklara salona yatak yaptım hep beraber yatmak için annemin klasikleşmiş komik bir kaç hikayesini anlattırıp güldük sonra hikayedeki kediye ramiz ismini verdik kısaca ramo :)
bende aynı hikayeyi kedi ramonun agzından anlatıp güldürdüm çocukları..sonra hepsi aynı anda uykuya daldılar..
sabah yolcu ederken gözlerim doldu çok zor geldi ayrılmak, hadi gidin artık dedim ağlayacağım yoksa..
derken ağlıyordum zaten..
ağlama hala dedi Selin, lütfen ağlama.
Balkondan el sallarken yokuş aşağı inen arabamıza daha da çok ağlıyordum.
Sonrasında dakikalarca bekledim camda, çok uzaklarda otoyol görünüyor, otobüslerinin geçişini izledim çok ufaktı sadece rengini görebildim beyazdı ama o otobüsün içindeydiler, gözden kaybolana kadar izledim onları..tam ortamda kocaman bir oyuk hissettim..
Şimdi daha iyiyim iki gün geçti eski düzenimize alışıyoruz yeniden. İnsan nelere alışmıyor ki..
Çok kötü günler sıkıntılı şeyler yaşarken geldiler kızılcık şerbetimi geri yutturdular..
Çok çok güzeldi, o yorgunluğu bile arıyorum şimdi.
Geriye kahkaha atan bağrışan sesleri ve bir dolu fotoğraf kaldı.
canlarım benim daha kapıdan çıkarken özledim sizi.

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Aşk-ı Memnu finali nasıl bilmiyorum, ama eskilerden kalma bir aile toplantısı olmuş ve tadından yenmeyen güzel dakikalar, ne mutlu size, bu arada kur'an kursu falan dikkatimi çekti, minik fok'a sordunmu istiyormu beöyle bir etkinliği, benide göndermişlerdi, o gün pembe panter desenli t-shirtümle sokmamışlardı beni camiye, bende neden ? diye sorunca, " Resimle camiye girilmez günahtır " demişlerdi, bende çok içerlemiştim ve dönüp imam'a " eğer bu cami bu resimden korkuyorsa girmem bir daha buraya " demiştim, sonra gönlümü almışlardı ve başarı ile kur'an okumayı öğrenmiştim, ama arapça olmasından her zaman nefret etmişimdir. Minik fokumuzu öp, onun baş örtülü halini yerim ben...

zelebek dedi ki...

BENİ NİYE HASTA HASTA AĞLATIYORSUNUZ YA....

SANKİ BENDE ORADAYDIM...HİSSETTİNİZMİ...

kırmızı pabucum yokki dedi ki...

herşeye alısıyor insan..gelenlerede gidenlerede,gelenleri karşılamak daha hafif oluyor ama gidenlerin ardında kalan olmak yoruyor.simdi simdi daha iyisindir sanırım.
hep iyi olllllll :)))))

Berrin dedi ki...

lacivert, benimde küçükken gittiğimi bildiği için kendisi isteyerek gidiyor. ne öğrenirlerse bu yaşlarda sonrasını kendisi bilir, ben üzerime düşeni yapayım da..saçma şeylerle çocukları ortamdan soğutmak yerine ara sıra çikolata verip daha sevimli hale getiriyorlar burada.
neden arapça olduğu konusunu 6 yaşındayken sorgulamıştı :)
ama ben ne demek istediğini anlamıyorum diyerek :)
arapçada ingilizce gibi bir dil esas hali bu şekilde deyip sonradan öğrendiği surelerin anlamlarını okuyorum..
:) teşekkür ederiz..

zelebek, :( her zaman..

kırmızı pabucum, evet kalan olmak daha zor..iyiyim, artık..
teşekkürler:)

Adsız dedi ki...

Her gidişin bir dönüşü vardır..özlemek gibisi yok.Allah kavuştursun yine sağlıkla huzurla mutlulukla.Ne güzel dolu dolu 13 gün yaşamışsınız.

Berrin dedi ki...

evet, öyle teşekkür ederim..
umarım dönüşü olur.