20 Temmuz 2009 Pazartesi

uzun ayın kısası

Oysa seni kutuya koyup eve götürdüğümüz gece ne kadar da pür neşe idik. Minicik kar beyazı bir tavşan. Adını Çiko koyduk. Çocukların yüzündeki mutluluk her şeye bedeldi. Ölümüne değildi elbet. Sadece dört gün yaşayacağını bilsem seni getirir miydim hiç. Bir şeyi çok isteyip üstüne düştükçe elinden kaçıracağını bilecek kadar da büyümüştüm ya. Ne yaptım yada yapmadım da öldürdüm seni. Anımsadıkça sızın hala içimde. Çocuklar üzülür diye beklerken ben üzülüp ağladım hem de çok. Ne kadar hareketli ne sevimliydin. Çok sürmez ölür demişti herkes. Bir kerecik de olsa neden olumlu düşünmeyiz. Yada kaybedeceğini bile bile neden sever bağlanırız.Yıllar önce bıraktığım hayvan besleme sevme bağlanma durumuna seninle tekrar dönmüştüm. Hataymış.

Uzun tren yolculukları yaptım. Treni neden sevdiğimi bir kez daha anladım. Yüzünü hiç görmediğim kuzenlerimle tanıştım. Ne keyifli üç gündü. Değerdi çektiğimiz bazı sıkıntılara.
Pişmanlıklar yaşadım evet yaşıyorum. Pişman olacağım şeyleri inatla yapma dürtüsündeyim bu hiç değişmiyor.


Birde saksıda domateslerim oldu, minik minik..zaman zaman kopartıp yedik. Onların kızarmasını izlemek ne güzeldi. Ne tatlı bir mutluluk. Tüm domatesler büyüyüp kızardığında dalları kurudu. Her şeyin sonu varmış. Ve her şeyin zamanı. Bunu bilerek yaşamak gerekiyormuş. Muş. Muş.
1 ay değil sanki 1 sene uzak kalmışım evimden hatta burada hiç yaşamamışım.


Ve oss den 243 puan aldım. En az on yıldır sınava girmediğimi ve hiç çalışmadan bu puanı aldığımı düşünürsek gayet iyi bir sonuç. Kendimle ufak çaplı gurur duydum :)
Bugünlerde bir an önce yoğunlukların bitip ekim ayının sonbaharın gelmesini istiyorum. Hatta kışın..Kış kokusunu özledim. Özlemek güzel ama çok özlemek değil.
Dış dünyam normal görünürken iç dünyam tek kelime ile huzursuz..Şimdilik dilimin ucuna gelenler bunlar. Asıl gelmeyenler mesele..

8 yorum:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Hoşgeldin :)

Sabah Olsa da Uyusak dedi ki...

Hoşgeldiniz...

Sizi çok iyi anlıyorum. Ben de yeğenime civciv almıştım dediğiniz gibi gözlerinin içi gülüyordu çocuğun... çok geçmeden iki gün sonra öldü...

ölüm nedir? daha bilmeyen yeğenimin ilk tepkisi: "Hayvan doktoruna götürelim iyileştirsinler" oldu. Ben de Ona: "Ama ölmüş artık doktorlar bir şey yapamaz dedim" Bana döndü ve: "Ama doktorlar öldürmez ki iyileştirir" dedi... bakıp gülümsedim...

Ağlamasını bekliyordum ama sonra verdiği cevapla büyük bir şok geçirdim: "Yenisini alalım o zaman" dedi...

Ben gene gülümsedim ama bu gülümseyiş ümitsizdi Can Dündar'ın da dediği gibi: "Gün gelir ben de hastalanırsam, benimde yeni olanımı alır mı? beni bir köşeye atar mı? acaba" diye düşündüm...

Her neyse ÖSS’ye gelince bende bu sene gireceğim işte yeni sistemle sınava giren ilk öğrenciler bizler olacağız...

An itibariyle 300 – 305’i falan buluyorum ama biraz daha arttırmam lazım :S

Nedendir bilmiyorum yazdığınız her yazıda kendimden birşeyler buluyorum. Hep: “Aha aynı ben !” diyorum...

Bâki dostluk ve sevgiyle...

Berrin dedi ki...

yaşamın kıyısında; hoşbuldukkkkk :)

onur; sanırım günümüzün çocukları mekanik ve daha realistler. Her şey gibi duygularda zaman aşımına uğruyor olmalı.
seneye gireceğin sınavda şimdiden başarılar dilerim ve ciddiye alarak çalışmanı öneriyorum. geçen zamanın telafisi olmuyor. Keşkeler çok can yakıyor.

Sabah Olsa da Uyusak dedi ki...

Teşekkür ederim... umarım yazdığınız gibi olur yani keşke demem.

bu arada öküzlüğümü mazur görün sizi tebrik etmeyi unuttum :S

Çünkü on yıl sonra 243 puan almak büyük başarı, benim şimdi bile o puanı yapamayan tanıdıklarım var...

başarınız dâim olsun...

Zıvanasız dedi ki...

Velhasıl kelam, hoşgeldin...

Berrin dedi ki...

teşekkür ederim onur..
hosbulduk :) zıvanasız..

YALNIZLIK OKULU dedi ki...

özlemek güzeldir de kışı özlemeseydik keşke...

Berrin dedi ki...

kış özlenmez mi..bi onu birde zorla yatırıldığım öğlen uykularını özlüyorum..