7 Eylül 2008 Pazar

Öykü'nün Öyküsü III

‘artık kızımdan ayrı yaşamak istemiyorum, geçen bu seneleri telafi edeceğim.Yaşananları sadece sen ve ben biliyoruz, Öykü, bana yaşattıklarını bilmeyecek. Birkaç gün içinde geleceğim, kızımız için zorluk çıkartmayacağını düşünüyorum’

Suna

Çetin, seyahat dönüşü maili okuduğunda allak bullak oldu. Öfke ve şaşkınlık bir birine öyle bir karıştı ki Suna o an karşısında olsa geçmişte yaptıklarından farklı davranmayacaktı!. Akşam olmasını beklemeden Öykü’yü Cihan'lardan almaya gitti. Öykü ve İdil bahçedeki havuzda oynuyorlardı.
Selvi, Çetin'i erken saatte karşısında görünce şaşırdı, dahası yüzündeki gergin ve telaşlı ifadenin sebebini merak etti.
Sormasına fırsat kalmadan, Suna'nın birkaç güne kadar Türkiye'ye geleceğinden haberi olup olmadığını sordu Selvi'ye, Selvi iyice şaşırmıştı, bundan haberi olmadığını söyledi. Çetin, şu ana kadar olmadı ama seni arayacaktır dedi buz gibi ifadeyle.Hemen ardından Öykü'ye hazırlanmasını gitmeleri gerektiğini söyledi. Öykü, planlanandan daha az süre İdillerde kalıp eve döneceği için biraz üzüldü ama babasına itiraz etmemesi gerektiğini, etse de alacağı cevabı bildiğinden hemen hazırlandı. İdil ve Selvi'yle vedalaşıp arabalarına bindi. Babasının gergin hali geçer geçmez, annesine ait fotografları görmek onu kafasında canlandırmak istediğini söyleyip, İdil'lerde gördüğü fotoğraftan bahsedecekti.

Suna, güç bela düşünüp, tartmadan yazıp gönderdiği mailin ardından kendini nispeten hafiflemiş, yola çıkmadan yolun sonuna varmış gibi hissediyordu. Bu gidişin nasıl bir gidiş olacağını Madrid’e Hakan ile olan hayatına geri dönüp dönmeyeceğini Ankara’da onu nelerin bekleyeceğini bilmiyordu. Tek bildiği artık kızının hayatına dahil olmak istediğiydi. Kendisi herkesten daha iyi biliyordu ‘anne’ olmanın karnında taşıyıp dünyaya getirmekten ibaret olmadığını. Kızıyla geçirdiği dört sene boyunca nasıl ilgili sevgi dolu bir anne olduğunu yakın çevreleri çok iyi biliyordu.
Doğan bir çocuğa her hangi biride mamasını yedirebilirdi, altını değiştirip uyutabilir bu tip fiziksel ihtiyaçlarını karşılayabilirdi. Önemli olan bunların gerisinde ki gereksinimlerdi. Sevgi gibi şefkat gibi..Suna anneliğini en çok, kızıyla oynadığı onunla bebekleştiği dakikalarda hissediyordu ve onun küçük ellerini sevip öptüğünde.

Hakan, her zaman ki olgunluğu ve bencillik içermeyen sevgisiyle verdiği vereceği kararlarda Suna’nın yanında olduğunu hissettirmeye çalışıyordu. Oysa Suna'nın gitmesiyle dünyasından kocaman bir parça kopup gidecekti. Bakmaya, sevmeye kıyamadığı bir bebekti Suna onun için. Aralarındaki yirmi yaş fark baba şevkatini de beraberinde getiriyordu beklide. Aşktan çok öte bir yerlerde ruhları dans ediyordu adeta zamanın bilinmezliklerinde. Yaralarını sarmışlardı ince ince, tuz basmadan.
Her ikisi içinde zor olacaktı bu ayrılık.


& Bitmez :) &

8 yorum:

zelebek dedi ki...

hımm
değişikkkk


devamını beklıyorum dört gözle,
ılk denemen için tebrık edıyorum senı...

Nakhar dedi ki...

bu cidii miydi hikaye mi? bana ciddi gibi geldi... yaşanmış yaşanıyormuş yaşanacaköış gibi...

bu arada ben boşuna demiyorum öfke geldiğinden birkaç saniye düşünmek hayat kurtarıyor kesinlikle, sinirle gönderilmiş mailden sonra vicdandaki sızlamayı bastırmak istercesine kendi kendine gelişen bir rahatlama evresi...

öyküye oluyor ne oluyorsa burda da diğer bütün çocuklara olduğu gibi... :s

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Merakla bekliyorum, arayı uzatmazsın sanırım. Bu bittikten sonra, başka öykülere devam derim.
Sevgiyle...

Berrin dedi ki...

zelebekcım tesekkur ederım :)

nahkar, bu bır hıkaye..ve mutlaka bu hıkayeye benzer hayatlar bır yerde yasanıyordur. evet haklısın anne babaların sorumsuzluklarının catısmalarının egolarının bedelını mınık yavrular oduyor.

yasamın kısıyında; arayı uzatmamaya calısıyorum ama hayat telası ıcınde ancak bu kadar olabılıyor :)
tesekkur ederım..

Aylin Ünlü dedi ki...

Peki Suna kızını da alıp dönmeyecek mi Hakan'ın yanına?Ya da dönmeyecekse neden?
Güzel devam ediyor ama arayı açmamaya çalışmanı rica ediyorum kendi adıma,kopukluk yaratabiliyor okur kişide çünkü...

Funda dedi ki...

Berrincim günden güne heycanlandırıyor bu hikaye beni. Devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

Berrin dedi ki...

aylıncım, bundan sonrakı bolumde ne olacak ınan bende bılmıyorum :) o an kı duygularıma gore yazıyorum gerısını, plansız programsız..elımden geldıgınce ara vermemeye calısıyorum kopukluk olabılır dogru ama ancak vakıt ayırabılıyorum..

fundacım,tesekkur ederım :)

Unknown dedi ki...

devamını bekliyorum ...güzelmiş..