11 Nisan 2008 Cuma

yedinci ev

''Biz evleri terkederiz, onlar peşimizi bırakmaz''

Doğup büyüdüğüm bahçe içinde meyve ağaçları, asma yaprakları, süs havuzu, renk renk gülleri, kasımpatları, zambakları, çok sevdiğim sümbülleri, zaman zaman domates, salatalık, taze soğan, havuç hatta çilek yetiştirdiğimiz, güvercinlerimiz, bahçe duvarına tüneyen kedilere çıldıran köpeklerimiz, uzun yaz gecelerinde salıncakta sallanırken yarasaları, kertenkeleleri,gece kelebeklerini gördüğümüz bir bahçemiz, o bahçe içinde minik evimiz, komşuda pişenin herkese düştüğü, sokaktaki oyunlarımızın akşam ezanına kadar sürdüğü, yazın taze toprak kışın genizleri yakan is kokan bir hayatımız vardı, varın içinde varlarla..

Onaltı yaşımda sadece kendime ait bir odam olduğunda, uyandığımda mavi gökyüzünü ve henüz kızarmaya başlayan kirazları göremiyordum artık penceremden..Hatta gökyüzünü görmem bile imkansızdı, taş binalar arasında öğrenmiştim aitlik duygusunu, kendi çizdiğim desenlerim asılıydı duvarlarımda ve sarı gece lambasını hatırlıyorum, birde hemen yatağımın yan duvarında asılı duran, uyanır uyanmaz göz göze geldiğim 'dost kitabevi'nden aldığım bir kurt posteri vardı. Görür görmez içime işlemişti sisin pusun içinden mat, duygusuz, ürkütücü, güçlü, asi bakışları, onunla bakışmak büyük haz veriyordu..
Şimdi o odayı düşünmek bana güzel olan hiç bir şeyi hatırlatmadı. Dört sene boyunca hiç mi mutlu olmamıştım?
Oradan apansız taşındığımızda henüz yirmi yaşında değildim..
Boşluk hissi veren sarsıcı bir kırılma ile anakaradan büyük bir parça kopmuştu..
Acıları bir evde bırakıp, kapıyı çekip gitmek mümkün müydü?
Geriye kalan boş duvarlar ve yerde boş bir telefon kablosuyla kalır sanmıştık onlar, yanılmışız..

Geçici bir süre için taşındığımız, hafif yokuş ara sokakta ekip arabaları, karmaşa, üst kattaki aile kavgalarının ve İsmail YK'nın 'Allah belanı versin' diye bağrışlarının eksik olmadığı bu eve de gelmiş, kıyafetlerimizden önce yerleşmişti çekmecelerimize ve sinmişti perdelere o tarifsiz acı, yokluk, pişmanlık, nerde? nasıl? kim? bilir?ler..
Şuursuzca yaşanan, ağlanılan, gülünen, kenetlenilen, tuhaf, yitirilmiş bir sene geçti o evde..
Sonraki üç ev, üç pencereyi şimdi anlatmak güç, çok güç. Ondört senede terkedeceğim altıncı evdeyim. Hiç bir ev peşimden gelsin istemiyorum. Olduğu yerde kalsın duvarlarına astıklarımla..
Özellikle ilk iki ev uzak durun artık benden..

Okuduğu kitabı kapattı, gözleri yanmaya başlamıştı, elektrikler kesilmeyeli uzun zaman olmuştu ve mum ışığında kitap okumayalı..İri gölgeler arasındaki odasına baktı, bu duvarları terketmeye cesareti varmıydı?
Onun yedinci evi neredeydi?
Elektrikler geldi, düşünmeyi bıraktı, uyudu.

11 yorum:

Adsız dedi ki...

yaşayıpta hatırlamak istemediklerimiz ne zaman peşimizi bırakacak?
yeni başlangıçlar her zaman korkutur insanı ama değişiklik her zaman iyidir
yeni ev yeni hayatlar..mutluluk bulutları hep üzerinde olsun.yasmin.

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Yeni bir ev, yeni bir ortam ve yeni bir hayat. Aslında bazen çok çekici gelir insana ama arkadanda bıraktığın o boş ev ve evde yaşanan o güzel hatıraları düşününde hep hüzün verir insana.Ahh o günler diye geçirirsin aklından. Özellikle bomboş o evin kapısını kapamadan son kez içeri baktığında,evle vedalaştığında o boş odada yankılanan sesin uğurlar seni.Çok güzel satırlar yazmışsın yine canım. Sevgiyle kal.

Anahtar dedi ki...

çok güzel bi yazı olmuş. zevkle okudum.

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Sevgili Berrin,
Ben seni okurken dağılıyorum ve sonra tolanmam zaman alıyor.
Çok güzel yazıyorsun.
Sevgiyle öpüyorum..

servet dedi ki...

mükemmel bir yazı!

Aylin Ünlü dedi ki...

Yaşanmışlıklar bazen bir gülümseme oluşturuyor bazen kendini hatırlandığına lanet edilirken buluyor.Geride kalan herşey yerinde saysın ve yeni hayat bu yazıdaki kişiye çok farklı mutlulukları tattırsın..Ki Ben buna inanıyorum..

Berrin dedi ki...

yasemıncım, geçiş dönemini atlatmak asıl mesele..
yorumun ıcın cok sağol canım..sevgı ıle kal..

muhabbet cıcegı; dolu bır evle vedalasmak boş olandan cok daha zor oluyor..guzel yorumun ıcın tesekkur ederım..

anahtar; tesekkurler..

yaşamın kıyısında; cok tesekkur ederım, düşüncelerimiz karşılıklı..

servet; teşekkur ederım..

aylıncım; umarım dedıgın gıbı olur..ne olur buna ınanmaktan vazgecme :)
tesekkur ederım..

bulut dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
bulut dedi ki...

Bu yazıdan sonra, hesap ettim de hayatım boyunca 16 değişik evde oturmuşum. Onaltı ev, onaltı zor veda... Evin anlamı dört duvardan çok daha fazlası olan benim için, onaltı zor veda... Gerçekten mükemmel bir anlatım, harika bir yazı tüm hatırlattıkları ve gülümsettikleri için, teşekkürler...

Adsız dedi ki...

bulutlu düşün geceyi yıldızlar bir bir kaybolmazlar... Hemen o butların ardında ve alacakaranlık gecenin içindedirler daima !

zelebek dedi ki...

bir çırpıda okunup fakat asla bir çırpıda yaşanamayacak ve de geride bırakılamayacak satırları kitleyen ve her kelime de beni eriten bu yazıyı sanırım hiç unutamayacagım...

bu gece bu kadar yeter diyorum ve ...



gözyaşlarımın ne için aktığını bildiğim halde gerçeklerden kaçtım bu gece...

onca anıyı sığdıramazdım sabaha kadar...

yüreğimi kitledi yazın...