"Karların tam ortasında bir çiçek açmış beyaz,Uzaktan çiçeği farkeden yavru fok koşarak gelmiş bu bembeyaz,narin şeyi ilk kez görüyormuş,Uzanmış koklamış,hızla annesine koşmuş ''Gördün mü'' demiş.Ne biçim bir şey bu böyle çok güzel görünüyor.'Nedir adı Anne?' diye sormuş.Annesi eğilip önce yavru fokun burnuna bir öpücük kondurmuş.'Kar çiçeği' çok narin bir çiçektir,zor yetişir,Derler ki ağladığında yada ölürken kırmızıya dönüşür zarar verme sakın demiş.Yavru fok bilmiyormuş zarar vermenin ne demek olduğunu çünkü dünyada olan tecrübesi çok azmış.Kötülük bilmezmiş yüreği.'Tekrardan bakmaya gideceğim ama söz anne uzaktan bakacağım'demiş.Koşarak giden yavrusunun arkasından bakmış anne fok.Yavru fok kar çiçeğinin yanına gelmiş.Onunla konuşmaya başlamış.Onu arkadaşı olarak kabul etmiş.Kar çiçeği o kadar güzelmiş ki yavru fok annesinin tembihine uymuş,bir şey olmasın diye korkudan kar çiçeğini bir daha koklamamış bile sana dokunmadan seveceğim demiş.Hem sen böyle de benim seni sevdiğimi,bunu da senin iyiliğin için yaptığımı bileceksin.Günler günleri kovalamış artık kar çiçeği ile yavru fok çok iyi arkadaş olmuşlar.Yavru fok annesine her defasında arkadaşı kar çiçeği ile ne konuştuğunu anlatırken bir yandan da onun suya girememesine ve sürekli aynı yerde durmasına karşın kendini ne kadar kötü hissettiğini anlatıyormuş.Anne fok ''şayet o yerinden ayrılırsa bir daha yaşayamaz'' demiş.Yavru fok annesinin tüm söylediklerini arkadaşı ile paylaşmak üzere hızla kar çiçeğinin yanına koşmuş.'Biliyorum' demiş 'burada böyle durmaktan sıkılıyorsun keşke seninle dolaşabilseydik.Ama olsun sen üzülme ben sana gördüğüm yaptığım herşeyi anlatırım.Sen de böylelikle herşeyi bilirsin.'Kar çiçeği sanki yavru foku anlıyor ve ona hak veriyor gibi yavaş yavaş sallanıyormuş.Günlerden bir gün yavru fok sudan çıkarken bir takım gölgeler görmüş korkup tekrardan suyun içinde dalmış.Gölgelerden gelen sesler gök gürültüsü gibi şimdiye kadar hiç duymadığı seslermiş.Karanlık gölgeler suyun altında olan yavru fokun yanından hızla uzaklaşıp ilerlemiş.Yavru fok kafasını sudan çıkardığında gölgelerin en iyi arkadaşına doğru ilerlediğini görmüş ve korkmuş.''Saklan hadi ...... durma öyle!..... saklan'' diyormuş.Arkadaşı Kar çiçeği ise yavaş yavaş sallanıyormuş sanki onu anlamış gibi...Yavru fok endişe içinde gölgelerin adımlarına bakıyormuş gölgelerin elinde tuhaf sivri bir takım aletler varmış.''Nedir bunlar?'' diye anlamaya çalışırken.Farketmiş ki o gölgeler arkadaşının tam üzerine doğru ilerliyor.Sudan tamamen çıkıp gözlerini arkadaşına dikmiş.Arkadaşı bir kez daha sallanırken dev bir adım tam üzerine gelmiş gözünden kaybolmuş bir anda en iyi arkadaşı.O anın verdiği endişe ile korkularına aldırmadan arkadaşına seslenerek koşmaya başlamış gölgelerin adımları altında kalan arkadaşının yanına.Gölgeler birden durmuşlar.Tuhaf sesler çıkararak gülmeye başlamışlar.Fok arkadaşına olan sevgisinin yarattığı endişeye kapılıp gölgelerin ayağına kadar geldiğinde daha arkadaşına uzanamadan bir acı hissetmiş tam başında.Yavru fokun çenesi hızla buzlara çarpmış.Kırmızı bir sıvı görmüş gözlerinin içinden beyaz karlara süzülen kendini arkadaşına doğru çekmiş arkadaşı artık sallanmıyormuş.Yerde ezilmiş ve hatta neredeyse karların içine gömülmüş.Ne olduğunu anlayamamış fok,kafası çok acıyormuş.Kımıldayan foku gören gölgeler bir kez daha vurmuşlar yavru fokun kafasına.Yavru fokun acıyla gözleri kapanırken aklına gelmiş annesinin sözleri 'Sakın zarar verme' o an anlamış zarar vermenin ne kadar kötü bir şey olduğu.İçinden canı acırken 'iyi ki ben yapmamışım. İyi ki Kar çiçeğine zarar vermemişim.'demiş.Gözlerini yavaşça gölgelerin acımasız suratlarından kar çiçeğine doğru indirirken kendi kanının çiçeği kırmızıya boyadığını görmüş.Gözlerinden akan yaşlardan bir tanesi çiçeğin üzerine düşmüş ama üzerinde ki kırmızılık gitmemiş.Annesinin sözlerini hatırlamış.Son sözleri arkadaşına gözlerini kapatarak son anda bile zarar vermemek adına koklamayı düşünsede bunu yapmadan fısıldamış.''Yanındayım arkadaşım ve sana zarar vermeden her zaman da yanında olacağım.'' Yazan:Yeşim Balaca Her sene yılın belli zamanlarında Kanada'da fok katliamı yapıldığını hemen hepimiz biliyoruz.Bu zihniyetleri anlamak mümkün değil benim için.Özellikle yavru fokların kürklerinin daha kaliteli olması nedeniyle onların hedef alınması ve yine kürke zarar verilmemesi için öldürülüş şekilleri tek kelimeyle korkunç.
Tüm hayvanlar insanoğlundan korkmalı çünkü her türlü kötülük ne yazıkki insanlardan geliyor..
8 yorum:
Bu yazıdan sonra şu an kendimi çok kötü hissediyorum:(
ReyhanSelin
Bu hikaye insanlık adına işlediğimiz kocaman bir suçu göstermeye ayna oldu. Hikaye yazarı Yeşim Balaca size çok teşekkür ederiz. Tüylerim diken diken oldu. Çok vicdansızmışız hakikaten....
:::Sevgili Berrin;
Yesim Balaca kim dogrusu cok merak ettim. Yani seni taniyan biri mi? Yoksa bu yaziyi nerede yazmisti?
Yesim herseyi ne guzel de anlatmis.Kendini fokun yerine koymus, sanki bunları o minik fok yazmis. Hayvanlari cok seviyorum ve bu katliami yillardir kiniyorum.
Ama elde var sifir iste. Kimse durduramiyor, birsey yapamiyor.
Nerede insanlik, insan oldugum icin utaniyorum bazen...
Sevgili Berrin,
Ben de merak ettim Yeşim Balaca 'nın kim olduğunu aynı hikayeyi başka sitelerde de gördüm.Açık söylemem gerekirse ben gözyaşlarımı tutamadım ve hikayenin sonunda hıçkıra hıçkıra ağladım. İnsanlara kızdım bu kadar masum bir canlıya kıyabilecek kötü bir kalbe sahip oldukları için. Nasıl güzel anlatmış insanın içine işleyen bir hikaye bu. Sevgili Yeşim Balaca 'ya yürekten sonsuz teşekkürler gözümüzü kaleminden çıkan bu satırlarla araladığı için. İnanın çok kötü oldum inanın öldürülen o fokların ne hissettiğini anlamanın bizleri düşünmeye itmenin en anlamlı yolunu göstermiş. Harikaydı gerçekten harika olmuş bu yazı...
Yeşim Balaca kimdir çok merak ettim ama bir olay acı bir durum ancak bu kadar iyi anlatılabilirdi. Teşekkürler Yeşim Balaca inanın ağlayarak okudum hikayeyi.
Bak hakikaten o kadar sinirlendim ki. Valla Berrin evet fokların katledildiğini tv'de gördük vs ancak bu yazı varya hakikaten 'Napılıyor orada ya, Bu hayvanlar yazık değil mi?' dedirten insanın içine işleyen ve hakikaten de vahşet dedirten bir hikaye. Bu kadar iyi mi yazılır bir yazı bu kadar iyi mi anlatılabilir böylesi zulüm. Tebrik ediyorum Yeşim Balaca tebrik ediyorum sizi hakikaten böyle bir yazı ile gözümüzü açtığınız için.
Bu hikayeden sonra hayvanlara özellikle de foklara daha dazla üzülmeye acımaya başladım. Onlar bu hayatın sessizcanlıları. Kendimi kötü hissediyorum :((((
Tüylerim diken diken oldu bir konu bu kadar iyi anlatılabilir bu kadar güzel hikayeleştirilerek ders verilebilirdi.
Teşekkürler gönül dostu Yeşim Balaca yürek dolusu sevgiler
Uğur
Yorum Gönder