Üçü bir arada mı içtiğim çiçekli kupamda ‘Bodrum’, okuduğum kitabın üstünde ‘Babam öldüğünde ağlamadım’ yazıyordu.
Ve bu gece,
upuzun bir tünelden geçmiş gibi, geçerken nefesimi tutmuş gibi, yolun sonunda sürpriz yokmuş gibi, sanki sonsuza kadar burada kalacakmışım gibi hissederken mutluluk, razı olmanın birkaç sokak gerisinde kalıyordu..
Tüm gölgeler sır olmuştu bu hoş sessizlikte, ben dahil herkes uyurken, artık istediğim kadar üzülebilirim.. ‘Kâh, şairin bahsettiği erken açıp yanılan badem çiçeklerine, kâh geride bıraktığım şehirlere’...
8 Eylül 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
21 yorum:
Gecenin yarısında senden dökülmüş cümleleri okumak keyifli oldu Berrin,geride bıraktığın hiçbirşeye üzülme,anıları aklına getirdiğinde ise sadece gülümsemeyi dene burukta olsa...
Yine enfes bir yazı,bilsen nasıl güzel gitti bu saattte...
Mutluluk razı olmanın bir kaç sokak berisinde bekleye dursun.
Razı olduğun mutlulukların ötesindekileri yakalayabilmen dileği ile
teşekkürler...
aylin, tavsiyelerini dıkkate alacagım :)
keyıflı adam, asıl ben tesekkur ederım, begenmenıze sevındım.
bende şöyle diyebilirim kısa cümlelerle dolu kısa bir yazı ve bunca anlamı içerisinde taşıması..
yüreğine sağlık..
ve berrinciğim bu sefer söylemeden gidemeyeceğim..
o portakal dilimine bakınca canım portakal çekiyor..bakmamaya gayret ediyorum o yüzden..:)
ayline katılıyorum..
gayyor tesekkur ederım :) allahtan portakal mevsımı gelıyor :) bu arada ıstesen busaatlerın baska meyvelı hallerıde var :)
elcın, tesekkur edeım :)
isterim tabi nasıl yapılıyor yardımcı olursan çok sevinirim berrinciğim..
benım portakal saatın ustune tıkla, acılan pencerede galerı kısmını tıkla burada cesıtlı baslıklarda onlarca saat seklı var..ama meyvelerı bulamadım sanırım kaldırmıslar. yınede cok guzel modeler var..bunlardan bırını begen. begendıgın saatın kodunu alıp blogda html java kısmına ekle. saat ayarını yapmayı unutma :) bı dene yapamazsan ben yardım ederım sana :)
İnsan bazen geride bıraktığı çok şey için üzülüyor. O yaraların üzerini kapatmak ve geleceğe bakmak gerek.Geçmiş ve gelecek herzaman önünde tatlı bir gülümseyiş bıraksın canım. Sevgiyle kal ve hep mutlu kal olurmu. Öptüm.
muhabbet cıcegı, sıcak ve pozıtıf yorumlarınla insanın ıcını ısıtıyorsun, daha once soylemısmıydım :)
tesekkur ederım..
Sonbahar'ın gelişi sanırım bu duygularla yükleniyor bize :)
Yine de geçmişe gülümseyebilirmiyiz acaba? Ben bi deneyeyim :)Yüreğine sağlık...
fundacım, hadı beraber deneyelım..ben sımdıkı psıkolojımle gulumseyemedım ama :))
Ben denedim bir yarım gülümsedi bir yarım hüzünlendi... Nedeni bende gizli :)
çok teşekkür ederim iki gün sonraya deneyeceğim..olmazsa söylerim..çünkü bu pc konularında oldukça beceriksizim:)
funda ben hala gulecek bısey bulamıyorum bugun :P
gayyor; pekı..kolay gelsın :)
eh be arkadaslar
nasıl oluyorda bunca güzelliğin arasında hep üzülecek birşeyler buluyorsunuz...
hayat ne kadar güzel bir baksanıza,
ay zelebek guldurdun benı :))
evet hayat cok guzel..bıraz uzulup cokca keyıflıyız merak etme ;)
" ma tişe tatu takama vi mela nogtof olika kamalaop de şima kaçize kekeretilobavo "
Diyor ki: uzun zaman önce ve çok uzak bir gelecekte var olan hayat ne kadar büyük olsa da bir insanın anıları karşısında daima küçük kalacaktır... Onun içindir ki olaylarımızın ve duygularımızın izleri yüzümüzdedir... Göremediğimizi veya anlayamadığımızı düşündüğünüzde biliniz ki bakışlarımız dikkatimizi dağıtmıştır... Aşk gibi yada nefret... Gülümsemek yada ağlamaklı durmak veya diş gıcırdatmak gözlerimizin eseri olsa gerek... Ben insanların yüzünde yazılı hayata değil gözlerindeki an'a bakarım ki onunla gülebileyim yada ağlayayım veya dalaşayım...
Aynı kitap mı bilmiyorum ama; "Babam Öldüğünde Ağlamadım" adlı kitabı 1995 yılında okumuştum. Yazarın adını hatırlayamadım. Çok etkilendiğim, okurken ağladığım bir kitapdı...
Oooo ankaraya son bahar gelmiş,ve takip edememişim bu son bahar havasında yaşanan nefesin sesini...Ama sanki yapraklar hala yeşil,inatla sarıya gönmek turuncuya yanaşmak istemiyor.Şehrin dışındaki altın sarısı hasat sonası tarlaları da göremiyorum.Yinemi yaktılar yoksa onları.Ben köyümü özledim.Belki orada hasat sonrası tarlalardaki altın hasatından kalanları göre bilirim.Kimsede yokturki son baharya herkes şehirde evinde işinde köyde kalanlarda şehirden korkan birkaç genç vede yaşı kemale ermeiş şehir yaşamına alışamamış birkaç dede ve amca kalmıştır.Olsun ben kendimi kırlara tarlalara bahçelere atasım var.
YAZARIN ADI: IRIS GALEY
243 Sayfa
Çeviren : Müfit Doğaner
Basım Yeri : İSTANBUL 2008-9
Dil : Türkçe
Kapak : Karton
Kağıt : 2. Hamur
Ebatlar : 135-210 cm.
Iris sırrını açıkladığında daha 14 yaşındaydı. İki gün sonra babası alnına tabancayı dayayarak intihar etti. Bir kız enstitüsüne gönderilen İris, bir daha asla bu konu hakkında konuşmadı. Ta ki, 40 yıl sonra Yeni Zelanda’da bir televizyon kanalında ensest üzerine bir program görüp kendi hayat hikâyesini kaleme almaya karar verinceye kadar…
Ensest üzerine yazmak ya da konuşmak hâlâ bir tabu olarak görülüyor. Son istatistiklere göre ensest daha yaygın bir hale gelmesine rağmen (sadece İsviçre’de 45000 vaka kaydedilmiştir), kurbanları, yaşadıkları acıları ve yüzkarası utançları insanlarla paylaşmaya cesaret edemiyor. Günümüzde bile bir baba işlediği insanlık suçundan habersiz kızına yıllarca tecavüz ediyor ve kimsenin ruhu duymuyor. Iris Galey hayatını kötü bir karabasan gibi etkileyen kirletilmiş çocukluğuna götürüyor bizleri. Çaresizliğini, ümitsizliğini ve sevgisizliğini ışığa tutarak hem hissetmek istiyor, hem de hissettirmek.
Iris Galey, 1926 yılında İsviçre’de doğdu. 9 yaşında ailece İngiltere’ye göç ettiklerinde babası onu dört yıl boyunca seks kölesi olarak kullandı. Babasının ölümünden sonra İsviçre’ye dönerek bir kız enstitüsüne yazıldı. İlk evliliğinde psikolojik tedavi görmek zorunda kaldı. Sonra bir evlilik daha yaptı ve Yeni Zelanda’ya göç etti. Uzun bir uğraştan sonra ortaya çıkardığı ilk kitabı “Babam Öldüğünde Ağlamadım” haftalarca kitap listelerini altüst etti. 1990’da hayat hikâyesinin devamı olan Ruh Tecavüzcüsü yayımlandı. Iris G
Yorum Gönder