özel günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
özel günler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2012 Pazartesi

içinizdeki çocuk kaç yaşında? demeyeceğim :)

İçimdeki çocuğun büyümesini istemiyorum, içimdeki çocuğu öldürdün, içimdeki çocuk idam sehbasında gibi klişe sözleri hemen herkes duymuştur. Birde Halil Sezai'nin 'Çaresiz içimdeki çocuk bir günah gibi'sini:) İçimizdeki çocuk duygusal kederli bir çok şiire yazıya hatta si
nemaya konu olmuştur. Şimdilerde ise bir reklama..içteki çocuğun yaşı var mıdır bilmem..bir önemi de yok açıkçası..bildiğim, insanın dışında çocukları olduğu müddetçe içinde olanlar uykuya yatabiliyor :) ama asla ölmüyor merak etmeyin..

içteki ve dıştaki tüm çocukların bayramı kutlu olsun..bu vesile ile hala yaşadığımın sinyalini vereyim dedim :)

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Şampiyonnn FENERBAHÇE......




İşte bu! o yeah :)))


Şanlı takımıma, gol kralımız Alex'e ve başarının mimarı Aykut Kocaman'a kocaman kocaman sevgilerrrrrrrrrr...


ve ardımızdan gelen Anadolu takımlarına..

30 Aralık 2010 Perşembe

Yaprak dökümü bile bitti, 2010 bitmesin mi :)

Bir tane kırmızı ışığa takıldın mı arka arkaya gerisi geliyor..Hayat da öyle yeşili de kırmızıyı da zincirleme yaşatıyor...


Muhasebeyi, bilançoyu sevmem. Gerekli ama sıkıcıdır. Bu sene için söyleyebileceğim tek şey çok çabuk geçtiği..Üzüldüğüm şeyler derin sevindiklerim sabun köpüğüydü sanki..
Yeni bir yıl mutluluk getirsin denir..elbette getirir..ancak acılarıda beraberinde..
Salt mutluluk olmaz ki..
Öyleyse umalım, dileyelim..çiziğimiz yaramız beremiz az olsun bu yeni yılda.
Sağlıklı olalım..Güler yüzlü olalım..
Ve cumartesi sabah uyandığımızda başımıza sihirli değnekle vurulmayacağını bilelim :)
Rakamlar çabuk değişiyor..Hayatlar ise zor..Hele insanlar çok zor :)

Adettendir, MUTLU YENİ YILLAR..

6 Eylül 2010 Pazartesi

Ramazan Kritiği

Brek brek yağmur ormanlarından bildiriyorum :)

Geldi gelecek derken bitti bile Ramazan..ilk birkaç gün zorlansam da çabuk adapte oldu bünyem..zaten her duruma çabuk alışırım huyum kurusun. Hatta yaklaşık bir buçuk kilo almışım, böyle adaptasyonu ne yapayım ben. Neyse okullar açılır açılmaz yürüyüşe başlayacağım form tutmak lazım.
İftar mönülerimin hepsi özenli ve güzeldi tam üç kere güveç yaptım, enfesti..ben bu işi biliyorum :) bir ip ucu vereyim bir gram bile su koymayacaksınız, sebzelerin suyu yeterli oluyor..
Arkadaş, eş, dostla yenen iftar yemekleri de ayrı bir keyifti..yoğun bir programım olduğunu söylemeliyim.
Minik fokumun hatırı için de bir kereliğe mahsus teraviye gittim, tabi bu son oldu :) tam olarak yol yordam bilmediğim için yatıp kalkıp selam verdim :) ertesi gün bacaklarım tutulmuştu.
Son günlerde sahurda cübbeli A.Hoca’yı izledim, tam bir komedyen gülmekten kırıldım sorulara verdiği cevapların üslubuna. Önce ona akıl fikir versin Allah.
Ve bayram gelmiş neyime..bayramları sevmediğimi söylemem gerek yok. Ailelerle değil ama arkadaşlarla geçeçek bu bayram. En güzel kısmı miniklerin şeker toplama seramonisi olacak Ne tuhaf ben hiç şeker toplamaya çıkmadım çocukken.
Son olarak yarın minik fokumun kulaklarını deldireceğiz, günlerdir bunu bekliyor..gitmişken bir iki tane de ben ekleyeceğim :) orucu bozmaz diye düşünüyorum..fikri olan var mı?
Bayram havasından hoşlanmasam da nezaket icabı, okuyan herkesin bayramını şimdiden kutluyorum..
Hayat bayram olsa ve ben hep mızıkçı çocuk :)

26 Ağustos 2010 Perşembe

3 yıl bitmiş.

Bizimkisi bir aşk hikayesi, turuncu bir film gibi biraz :)

Demek 3 sene bitti 4 ün içindeyiz..şaşırdım bir kez daha zamanın hızla gidişine.
Ben onu oda beni seviyor ama o daha çok seviyor.. her ilişkide öyle değil mi zaten bir taraf hep daha fazla sever..
Çok şey biriktirdi bana dair içinde belki herkesten çok katlandı bana. Herkes zamanı gelince gitti, o gitmedi. İyi kötü günlerimin dostluklarımın şahidi oldu. Şimdi eski sayfalara bakınca ne çok gülmüşüm ve ne çok hüzünlenmişim.
Bazı yazılarım ve yorumlar gözlerimi dolduruyor, üzerinden asırlar geçmiş gibi bazıları ise ilk andaki gibi gülümsetiyor beni.
Her şeye olduğu gibi bir hevesle başlamıştım bu kadar zaman devam edebileceği aklıma gelmemişti, internet üzerinden bir çok platform geldi geçti hayatımdan sadece bunu tuttum elimde. Birkaç kez tamamen yok etmek istedim, dönemsel bunalımlar içinde. Ama yapmadım.bazı yerlerde değişikliği sevsem de onun şeklini rengini hiç değiştirmedim ilk günkü gibi..tabi bunların hiç birisinin garantisi yok.. hayat gibi..
Tüm ilişkiler gibi vazgeçilmez değil ama şimdilik hala iyi bir ikiliyiz.

Yeni yaşın kutlu olsun..BANADAİR’im..
Gelip geçen yolculara ve daimi mürettebata kucak dolusu sevgiler..

**3 yılda 300. yazı tesadüf olabilir mi? :)


31 Aralık 2009 Perşembe

yılbaşı kartının içinde olmak


Yeni yıl zamanını hep sevmişimdir. Ve bu tarz kartpostalları. Ucundan kıyısından içine girip orada kalmak istiyorum.Mutlu biten masallardan bile daha güzel ve huzurlu olmalı bu kartpostalın içindeki dünya.
Bir paket çikolatayı yedikten sonra duyulan pişmanlıktan daha fazlasını hissetmeyeceğimiz, sağlıklı ve tüm olumsuzluklara dirençli olabileceğimiz bir sene olsun..
Bu kartın içinde bir yer beğeneceğim şimdi kendime :)
MUTLU YILLAR..

25 Kasım 2009 Çarşamba

Bayram öncesi.. ruh hali III..

Bayramları sevmiyorum..hele kurban bayramlarını hiç..bilinç altımı kurcaladığımda bunun için epey neden bulabiliyorum..Hiç bir bayramı bayram havasında kutlayamam. Benim için gereksiz stres kaynağıdır. Bayram gelmiş neyime derler ya , işte öyle..
Arife geceleri uyuyamam sabaha kadar. Günler öncesinden gerilmeye başlar özellikle kurban bayramı sendromunu yaşamaya başlarım. Nedenli nedensiz öfke patlamalarım ve ağlama nöbetlerim olur. Son birkaç gündür de bu şekildeyim. Kurban olayının detayına girmek istemiyorum ancak her aşaması kabus benim için.
Yinede bu bayram dertlilere deva, hastalara da acil şifalar diliyorum. Kendime de sakin bir ruh hali..
Sendromumun üstüne tamda bugün bir şarkı dinledim..dinliyorum..Ağla ağla daha çok ağla diyor bana. Ne kadar hüzünlü..Ağlama mevsimindeyim son günlerde. Yakında geçer..yine birikmeye başlar..bunu da biliyorum..
Herkes bayramını istediği gibi geçirebilsin..dileğim bu..
Her zamankinin aksine tutanak gibi oldu belki yazdıklarım ama kelimelerimin eğilip bükülecek, süslenip güzelleşeceği yok bugünlerde..

VOLKAN KONAK..NEFESİM NEFESİNE..

24 Eylül 2009 Perşembe

Şimdi okullu olduk.

Minik fokum bugün 1.sınıfa başladı. Ekoseli okul eteği, kırmızı süveteri, çantası, suluğu, minicik boyu ve pırıl pırıl gözleriyle..
Yani bir anlamda hayata atıldı yuvadan kanatlarımızdan sıyrıldı.
Aceleyle çıktığımız evden okuluna gidip defalarca öpüşüp koklaşıp sınıfına bırakıp geldiğim evde yarım kalan sütlü mısır gevreğini, çıkartıp attığı pijamalarını görünce neden bu kadar duygulandım bilemiyorum.
Tertemiz bir sayfa onunki ve o yaştaki diğer tüm çocukların. Adına hayat denen bir defter veriliyor elimize inci gibi kusursuz yazılar yazmakta elimizde içine edip karalamakta.. Öyle bir kalemle yazıyoruz ki silmek mümkün değil. Sil baştan diye bir şey yok. anlatmak istediklerimi anlatamadığım kelimelerle dost olamadığım bir günümdeyim.
Olsun..
Keşke ben birinci sınıfa başlıyor olabilseydim diye düşündüm. Ve daha bir çok şey..
Canımın ta içi kızım..her şey senin için..
Mutlu, hatalarının keşkelerinin az olduğu başarılı masmavi bir hayat seninle olsun..
Bugünleri de gördüm ya..ve….
İlk günden çok özledim.

9 Haziran 2009 Salı

Uçurtma Şenliği


Bugün akşam üstü uçurtma şenliğimiz vardı. Sonuna doğru çocuklardan fırsat bulup uçurmanın keyfine bende varabildim. Uçutmamızın renkleri beni bozsada, idare ettim bu seferlik. Son aylarda katıldığım tüm organizasyonlarda kolbastı gösterisi izleyen ben, bugünde bu şerefe nail oldum :) Şimdi hatırlıyorum da, Orta ikinci sınıftayken müthiş bir lambada fırtınası esmişti. Lambadayla yatıp onunla kalkıyorduk. Kolbastı Lambadayı bile bastırdı :)

Gökyüzünde gördüğüm her şey bana özgürlüğü çağrıştırıyor. Onu tutan elden kurtulmuş bir balon yada gökkuşağı gibi..Uçurtmada bunlardan biriydi, ancak düşündüm ki, ipin birinin yada birilerinin elindeyse ve yönlendiriliyorsan ne kadar yüksekte olursan ol, sonsuzluğun kollarında dans edersen et, özgür olamasın. Sahte bir özgürlüktür yaşanan.

Bugünlerde uçurtma avcısı diye bir kitap okuyorum. Afganistan da geçen öyküde, çocuklar uçurtmaların iplerini cam kırıklarıyla donatıyorlar ve bir birlerinin uçurtmalarının iplerini havadayken kesmeye çalışıyorlar, yukarda kalan son uçurtma galip oluyor. Bu arada elleri kesilip kanayabiliyor.Uçurtmam uçarken bu geldi aklıma eğer öyle olsaydı en az üç uçurtmayı keserdim. Çünkü iplerimin dolanması sonucu bir o kadar uçurtma süratle yeri boyladı :) Birkaç defa alakasız yerlere takılıp ipimizin ve sonunda kuyruğunun kopmasını da sarı kırmızı olan renklerine bağlıyorum :) başka bir şeye değil..Sonuç olarak onlarcasını aynı anda gökyüzünde görmek çok keyifliydi. Çocukken yaşamadığım şeyleri şimdi yaşayabilmekde bir mutluluk..

Bu kadarcık yazıda dikkat etmeye çalışsam da on defa ‘uçurtma’ kelimesini kullanmışım. Sonuncusuyla birlikte on bir oldu :)


18 Aralık 2008 Perşembe

Mor Şemsiyeli Kadına


Yüz yıl yaşamış ama hep genç kalmış,
yağmur damlasından deniz yapmış kendine...
Mor şemsiyesi elinde...


Demiştim, geçen sene senin için yazdığım yazıda..Mor şemsiyen yok artık elinde, alabildiğine ıslanıyorsun sağanak yağmurlarda..Bazen sarıp sarmalayıp kundaklamak isterken seni bazende yaslanmak istiyorum güvendiğim sırtına..Ve bu doğum gününde 66 turuncu mum yakacağım 33 gün üst üste :))
TÜM YAĞMURLARIM SENİN OLSUN..DOSTUM..

29 Eylül 2008 Pazartesi

Mutlu Bayramlar..

Minik fok'umun anasınıfında bir kaç gün önce yaptığı şeker şeklinde ki bayram kartı ve bu akşam yaptığı diğer şirin çalışmaları eşliğinde tüm arkadaşlarımın Ramazan Bayramı'nı kutluyorum.

23 Temmuz 2008 Çarşamba

minik fokumun doğum günü

24 temmuz minik fokumun doğum günü..
iyiki varsın bebeğim, özlemim, arkadaşım, gurbetim..

Geçen sene kızım için bu şiiri yazmıştım..

Dört seneye dört mevsim düstü
Her biri bir yıl sürdü
Mevsimlerin en güzeli gülüsündü
Her yıl bir isim verdim sana...
UMUT dedim
DENİZ dedim
YAGMUR dedim
Bu seneki ismin de ISIK...olsun..bebegim...

VE BEŞİNCİ DOĞUM GÜNÜNDE DE 'SILA' İSMİNİ VERİYORUM KIZIMA..


1 Mayıs 2008 Perşembe

1 mayıs bahar bayramı

1 Mayıs Bahar Bayramı Helsinki'de olması gerektiği gibi neşe, coşku ve eğlenceyle tam bir bayram havasında kutlandı. Hemen hemen herkeste denizci şapkalarına benzer beyaz mezuniyet şapkaları vardı. Bu güne özel olarak genç yaşlı herkeste vardı diyebilirim.


Çoğunluğunun gençlerin oluşturduğu bu binlerce kişiden alkol almayan herhalde yoktu. Buna rağmen ne bir taşkınlık, ne kavga, ne taciz hiç bir şey gözüme çarpmadı. Belki ufak tefek şeyler olmuştur ki o da çok normal ancak topluluğu rahatsız edici eğlenceyi baltalayacak gerecek hiç bir şey yoktu. Polis arabaları bile tek tüktü.
Düşündümde bugün bu kutlama bu tarzda ülkemizde olsaydı..Bir kere sayısız ekip arabası, yan baktın, düz baktın, niye benim kıza baktın kavgaları hatta cinayetleri, alttaki resimdeki gibi kendi başlarına gezen kızların arkasında bir ordu delikanlı! olur kızları canlarından bezdirirlerdi.
Dikkatimi çekip hoşuma giden şeylerden biride bu resimlerde görülen otomobil yarışmalarında giyilenlere benzeyen tulumlardı..Bende isterim bende isterim diye tutturmuşken bunların okullara ait olduğunu öğrendim, her okulun kendine göre rengi varmış, üzerlerinde çeşitli yazılar amblemler vardı sanırım mezuniyete yakın giyiliyormuş bu tulumlar. Ne kadar sevimliler :)


Durmadan içiliyor ve tuvalet ihtiyacı ileri derecede, fazla sayıda seyyar tuvaletler kurulmuş ama çok sıra var ( alttaki resim)
Sıra beklememek ve bundan ziyade rahatlıktan olsa gerek aşağıdaki manzarayla karşılaşmak mümkündü hemen her yerde..kız erkek farketmeden ..şaşkınlıktan diğerlerini fotograflayamadım. Fotografladıklarımı buraya koyamadım.
İşte bu durumda bizim ülkemizde kolay kolay yaşanmayacak türden..
Medeniyet madalyonunun iki yüzü..
İlginç, bir o kadar keyifli bir gündü..Sonrasında Türkiye'deki 1 mayıs görüntülerini izlemek ise çok üzücü ve düşündürücüydü.

14 Şubat 2008 Perşembe

bugüne dair..

Aslında bloğumda bugüne dair hiç bir şey yayımlamayacaktım. Ama bu görüntüyü siz arkadaşlarımla paylaşmadan edemedim :)
Son bir senedir Richard Gere'nin bu fotografı 'ben giderim o gider peşimde tın tın eder' misali her duruma uygun zamanda çıktı piyasaya :)
Her ne kadar ben (biz) sevgililer gününü kutlamasakda Richard siz blogcu hanım arkadaşlarımınkini en içten sevgileriyle kutluyor :)

30 Ocak 2008 Çarşamba

THE SHOW MUST GO ON

Bu gün, otuz yaşıma giriyorum, tek kelime ile şaka gibi..
(31 ocak 1978 Ankara :))
Bundan, oniki onüç sene önce otuz yaşındaki insanların neredeyse bir ayağının çukurda olduğunu hep ciddi şeylerle meşgul olup küçük heyecanları, mutlulukları yaşayamadıklarını düşünürdüm. Ne tuhaf şimdi o yaşlı olarak düşündüğüm yaştayım ve kendimi en fazla yirmi yaşında hissediyorum :)Geçen sadece seneler, bir anlamda insan özde hep aynı kalıyor.
On sekiz yaşıma basmak için gün sayardım, sanki çok değişen bir şey olacakmış gibi..
Yılları çifter çifter mi atladım ne?

Hain bir 3 ve yanında tostoparlak bir 0 ..Ne olursa olsun, hangi yaşta hissedersem hissedeyim otuzun adı var. İkileri geride bıraktım ama haklarını da verdim.Hayatımın dönüm noktalarıyla ve en önemli temel taşlarıyla örtülü yirmilerim..
Artık ikiden üçüncü vitese geçtim, bu bağlamda dördüncü vitese geçtiğim kırklı yaşlarım en hızlı çağım olacak :))


Dün kendim için bir şeyler uydurdum..

Ortada kuyu var yandan geç
Takma kafanı ona buna
Umursama hayatı
Zaten ne kaldı yarına
Yeni yaşın kutlu olsun
Alış artık otuzlara
Şaka değil gerçek, inanmıyormusun hala ..




Fonda duyduğunuz Queen'den The Show Must Go On adlı şarkıyıda kendime armağan ediyorum. Şarkının sözleri müthiş,
ŞOV DEVAM ETMELİ...
EDECEK..



31 Aralık 2007 Pazartesi

hediye paketi gibi bir yıl

2008 hediye paketi gibi bir sene olsun, içinden bizi sevindirecek, mutlu edecek, her zaman kendimize ait olmasını istediğimiz hayallerimiz çıksın...
Genel olarak 2007 senesi benim için güzel bir seneydi.Hatta çok güzel hayatım boyunca unutamayacağım anlar yaşadım.Yeni yerler gördüm, çok güzel arkadaşlıklar edindim..
Seneler avucumuzdan kayıp gidiyor, yaşamak istediklerimizin, hayallerimizin peşine düşmekte gecikmeyelim.
2008 in ikinci yarısından sonra hayatımda önemli bir geçiş dönemi yaşayacağım, az sancılı olmasını diliyorum ve biliyorum ki, insan herşeye heryere her şarta alışabiliyor, yeterki sağlığı yerinde olsun.Biraz daha yazarsam ağlayacağım :) Tuhaf bir ruh hali sardı beni.Her bitiş yeni bir başlangıç olsa da yinede sonları, geride kalan şeyleri sevmiyorum.Hoşçakal 2007, hoşçakal yirmili yaşlarım...hoşçakal...

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN...

20 Aralık 2007 Perşembe

Bayram Mesajım :)

Bu yazıya tekrar tekrar kaçıncı başlayışım saymadım.Kelimelerin neresinden tutsam elimde kaldı.Hissettiklerimi, yazmak istediklerimi yazamadım.Aileden, arkadaşlardan, bilindik bayram telaşından uzak olunca bayram bayram gibi olmuyor.Allahtan özellikle de Kurban Bayramından malum sebepten dolayı pek hoşlanmıyorum.

Yinede evde bayram havası yaratmak için yaprak dolması yaptım bugün :) sabah erkenden de hazır baklava yufkasından baklava yapacağım, çok pratik ve lezzetli oluyor tavsiye ederim.Diet yapmaya yanlış zamanda başlamışım, bir iki gün daha askıya alacağız artık :)Klasik bayram tebriği resmi koymak yerine, bugün yaptığım bayramlarımızın vazgeçilmez lezzeti olan yaprak dolmasının resmini koyuyorum :)

Okuyan herkesin Bayramını Kutluyorum..

MUTLU BAYRAMLAR...


NOT: YİNE İSTEDİĞİM GİBİ YAZAMADIM :)

14 Aralık 2007 Cuma

15 aralık 197? :)

Zaman sol şeritten saatte 300 km hızla geçerken, biz dörtlüleri yakıp durduk sağda, ruhumuz yirmili yaşların başında :)

Bu bir doğum günü kutlamasıdır..
Hayatı hep mücadele ile geçmiş, kendinden çok etrafındakileri düşünmüş, tuttuğunu koparan, kitabında imkansız diye bir şey yazmayan, aklına eseni yapan, olmayacak şeyleri olduran, gezmeyi, yemeyi, içmeyi, alışverişi seven, her türlü ilginçliğe bayılan, sinirlenince gözü hiç bir şeyi görmeyen, pratik çözümler üretebilen,mutfakta değişik şeyleri denemeyi seven, hesap kitap işinden anlayan, başın sıkıştığında ilk olarak koşabileceğin, iyi bir dost, arkadaş ve abla olmayı başarabilmiş hayatımda büyük yeri olan çatlak patlak yusyuvarlak kremalı börek, sütlü çöreğim :)
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN...

Bu cümleler seni anlatmaya asla yetmez ama..:)
Fonda duyduğun şarkı da senin için..iyi ki varsın..ablamsın..