7 Şubat 2008 Perşembe

ihtimalini sevdiğim

Az telaşlı bir sabahtı. Şemsiye kullanmayı hiç sevmem ama beni mecbur bırakacak kadar şiddetli bir sulu kar yağışı vardı. Minik foku bahçedeki öğretmenlerine teslim edip başladım yürümeye, elimde siyah erkek şemsiyesiyle her zamanki kafeye ..Fena olmuyormuş şemsiye ile yürümek pıtır pıtır sesi geliyordu kar kılığındaki yağmurun. Hoşuma gitti.

Her zamanki masama, her zamanki az sütlü tatlandırıcılı filtre kahvemle her zamanki düşüncelerimle oturdum. Kitabımı çıkardım, yine okuyamadım.

Okuduğum kitaplarla kendimden düşüncelerimden uzaklaşıp rahatlamayı severim ama son bir aydır sakin sessiz kendimle kaldığım zamanlarda kitap okuyasım gelmiyor, kendimi okumak ve kendime yakınlaşmak hoşuma gidiyor. Neyse,

kahvemi yudumlayıp bir yandan dışarsını izlerken hayata gözlerimi ne kadar kapattığımı, bakar kör olduğumu, beynimin uyuştuğunu, aylardan şubat olduğunu, zamanın avcumun içinden nasıl kaydığını, kafenin kapısının önündeki koca çam ağacının yok olduğunu (3 hafta önce kesilmiş) uzun zamandır dua etmediğimi kendimden uzaklaştığımı farkettim. Artık gözlerimi açıp kendime gelmem için iyi bir osmanlı tokadının lazım olduğunu düşünürken arkamdaki masadan gelen korkunç ağız şapırdısı sesiyle kendime geldim, öyle sakince durmuş düşünürken bu ses tüm düşüncelerimi, sakin ruh halimi alt üst etti.

' Şimdi ben dönüp o ayıya yemek öyle mi yenir al sana yemek diye önündeki tabağı ağzının içine soksam üstüne birde o koca ağzına yumruğu geçirsem, medeniyet bumu diye yakasına yapışsam, hırsımı alamayıp dakikalardır kulağımın dibinde cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan kızında saçından tuttuğum gibi yüzünü duvara vursam, e tabi saniyesinde aynasızlar damlasa biri elmacık kemikleri çıkık küçük gözlü en az 1.75 boyunda bayan, diğeri sarı uzun saçlı küpeli bir erkek polis olsa..'hebele hübele hebele hübele' deseler bende çıkartıp kimliğimi versem, onlar 'yine de hebele hübele, bir kahvemizi içersiniz gidelim deseler, bende çocuğu okuldan almama nasıl olsa bir saat var ok gidelim desem, kahvemi içerken eşimi arasalar, eşim işyerindekilere 'karım adamın birini ve yanındaki güzelceyi fena benzetmiş merkeze almaya gidiyorum' deyip çıksa, geldiğinde ben biraz suçlu biraz yaramaz bir çocuk gibi ona baksam, oda bana 'pes yani, ne yaptın sen' gibilerinden baksa,bende 'oldu işte ne yapalım 'diye tebessüm etsem, sonra beni alıp elimizi kolumuzu sallaya sallaya oradan çıksak, ben arkama bakıp ben size demiştim beni alıkoyamazsınız gibilerinden sırıtsam****

diye düşünürken garson kızın 'is this yours' demesiyle filmlerdeki gibi kendime geldim. Kalemin benim olmadığını söyledim, o sırada arkamdaki kutup ayısı yalana yalana kapıdan çıkıyor, sivri topuklu güzelce de hala vacur vucur konuşuyordu.
Sonra marketten tavuk, karnıbahar, meyve, ekmek, süt ve bir kaç ıvır zıvır almayı düşündüm..Masadan kalkarken,
altı gündür geçmeyen baş ağrımın geçtiğini hissettim. Bir daha yokladım kendimi inanılmaz bir şey geçmişti. Oysa baya alışmıştım o korkunç ağrıyla yaşamaya, demekki hebele hübele şeyler düşünmek iyi gelmişti :)

00:54

26 yorum:

Funda dedi ki...

Berrincim birgününü böyle anlatman harikaydı :) oyunlara da yazmışsın sizi en çok ne delirtti sorusuna ağzını şapırdatan biri diye şimdi anladımmmm :)) Ama birşeyi itiraf etmek istiyorum ki aynen kitap okur gibi okudum sonra dan sen ayı ya gelince anladım senin yaşadığını :) Süper yazmışsın canım. Düşüncelerine, yüreğine sağlık. Sevgiyle kal...

Aylin Ünlü dedi ki...

Berrin vallahi üzüldüm dün gece erkenden yazını beklemeden yattığıma,hatırlıyormusun ne dedim ben sana:))))
Yazını çok gülerek ve beğenerek okudum,hayranda kalmadım değil,bendende bişeyler buldum.Yine yaptın yapacağını güne neşeli başladım

Bendeniz.. dedi ki...

yalnız o sakin ruh halinden osmanlı tokadı aranıp,etrafındakilere bi hışım saldırıp tanıtıvermene bayıldım,bir melekten bir caniye nasıl geçiveriyoruz aniden hayallerimizle:))
bende bunu ne çok yapıyorum onu düşündüm bir an
ee deşarj olmamaızın,içimizdeki öfkeyi boşaltmanın bir yolu olmalı yoksa bi gün nerde patlıcaz bilmiyorum o zaman vay haline yakınlardakilerin:P
biz birbirimizi biliriz birbirimize benzeriz :)))

ilham perisi dedi ki...

Off Berrin bayıldım yazıya.Ne hoş anlatmışsın.
Yağmurda yürümek ne güzeldir .Keşke kol kola girip yürüyebilseydik senle.yanımda sevdiğim biri olunda bayılırım yağmura.
Birde ağız şapırdatması hayatımın en nefret ettiğim şeylerinden biridir.
Ellerin dert görmesin .Hayalin yaptıkların harikaydı.İçimdki şiddet açığa çıkmış oldu böylece...:)

zelebek dedi ki...

vursaydın ya be kızım ağzının tam ortasına...

babam ne derdi korkmayın vurun hakkınızı savunun, ezilmeyin...
ben arkanızdayım dıye..hahaaa..


hiç merak etme öyle bır durumda ben bıle gelirim, uzak da sayılmayız hani hepı topu 5-6 saat ...uçarak...

ay gözümün önüne geldikçe çok guldum...
çok başarılısın...

zelebek dedi ki...

vursaydın ya be kızım ağzının tam ortasına...

babam ne derdi korkmayın vurun hakkınızı savunun, ezilmeyin...
ben arkanızdayım dıye..hahaaa..


hiç merak etme öyle bır durumda ben bıle gelirim, uzak da sayılmayız hani hepı topu 5-6 saat ...uçarak...

ay gözümün önüne geldikçe çok guldum...
çok başarılısın...

Gökkuşağının Rengi dedi ki...

Nefret ederim ağzını şapıdatarak yemek yiyenlerden.Ama müthiş bir senaryo yazmışsın 2 dakikada,bayıldım.Baş agrın içinde geçmiş olsun...Kib.

Berrin dedi ki...

funda; beğenmene sevindim. Hayal kısmına gelince yazıda sanki keskin bir viraj yapmış gibi oldum ama duygularımıda öyle yaşıyorum zaten.

aylincim; güne güzel başlaman ne hoş :)bir kaç yerinde bende hala gülüyorum :)

bendeniz; doğru söylüyorsun bir yerde öfkeyide boşaltmak lazım, en azından hayalimde yaptım bunu aslında az bile yaptım :)yorumun için cok tesekkur ederım..

birgül; karda yağmurda yürümeyi severim..beraber yürüyeceksek şemsiyeyi sen tutarsın :))agız sapırdatması sanırım cogu ınsanın en nefret ettıgı seylerden..
ayı ya nasıl şapırdatıyor bak yıne sinirlendim :))
içimdeli şiddeti tam olarak yazmaya kalkarsam +18 hatta +24 falan yapmak lazım bu blogu :))ozamanda aylın ve funda okuyamazlar :)))

zebelek;yemin ediyorum sen olsaydın bu hayal olarak kalmazdı hahaha yanı mutlaka bır ıcraatın olurdu orada :) tabıı sen benı gozunde canlandırabıldıgın ıcın daha komık gelmıstır yazdıklarım :P

gökkuşagının rengı; tesekkur ederım, artık agzını sapırdatan bırını duyunca benı hatırlarsın :))

PuCCa dedi ki...

çok güzel yazmışsın, film izliyomuş gibi okudum resmen:))
yalnız o kadar sakin yorgunken bir anda kafa göz dalma hayalin adamlara çok iyi olmuş :))))

lütfiye bulhaz sevinç-ASRAN dedi ki...

kısım varya... sen bisi her şekilde dövüyon senin olmayan kaleminle. şaşırdım...(sen izleyemiyon ama bu şahikaydı)

yavrımmm neler yapıyon sen orda, Türklüğün tutmasın, öğrete öğrete bu kadarını aldılar medeniyetimizin neyliyelim. :)

BERRİNNNNNNNNN dedim kime dedim. mafettin beni şahanesin sen. duygusuyla yazarken ki sabrıyla hasta oluyorum Kelebekim kardeşine. Nasıl bişi bu böyle döktürüyo valla.

harika
harika
harika

SENİ SEVİYORUM BERRİN KİŞİSİ ;)

Unknown dedi ki...

öyle güzel senaryo yazmışsın ki kafanda valla o kafede diğer yan masada yalnız başına oturan çay içen olan bitene gülümseyerek ve aferin hatun sana der bir ifade takınan bayan olmak istedim :=)))

Muhabbet Çiçeği dedi ki...

Berrincim, valla ağız şapırdatma benim en kıl olduğum şeydir. İğrenç. Valla kafandan o an geçen düşüncelere katılıyorum. Başağrın geçmiştir umarım.öptüm

servet dedi ki...

hakkaten süper yazı olmuş be(: ayı dahil herkes gözümde canlandı :D
böyle zamanlarda insan ister istemez daha çok sinirlenir haklısın tabi(:

Yaşamın kıyısında dedi ki...

Merhebe Berrincik,
Her zaman misafirin olsamda sesimi duyuram�yorum. Yorum a�ma illeti oldu bu bilgisayar�mda.
Ne g�zel d�lemi�sin, hele birde ger�e�e d�n�se �mr�billah bir daha ba��n a�r�maz. Bende hep benim cevremde var san�rd�m yada bana rastlar. desene �o�ald� d�nyada insan ziyanl�Sevgiyle sevdiklerinle k�z�nla kal

Berrin dedi ki...

pucca; bende senı her defasında fılm ızler gıbı okuyorum :) tesekku ederım..

lütfiye; ben onları TÜRKLÜĞÜMLE döverim :)))öptüm seni..

elçin; seni gördüm zaten cafede :)

muhabbetcicegi; baş ağrım geçti, ara ara oluyor ama o krızı atlattım sanırım cok sagol canım..

servet; tesekkur ederım :)

yasamınkıyısında; yorumunuz bozuk cıkmıs ama benı okudugunuzu bılmek de cok hos guzel dıleklerınız ıcın tesekkur ederım..

Adsız dedi ki...

berrin yazdıklarını büüyk bir keyifle okudum sanki bende ordaydım hebele hübele :)

handan

Cocukla Cocuk dedi ki...

Berrin, ne güzel anlatmışsın kendimizle başbaşa kaldığımız, hesaplaştığımız anı. şapırtı da olmasaymış, nefret bir durum şapırdatarak yemek yemek.

Berrin dedi ki...

handan ve cocuklacocuk guzel yorumlarınız ıcın tesekkur ederım :)

ilham perisi dedi ki...

Berrin nerlerdesin,ne hallerdesin,iyimisin???

none dedi ki...

Is this yours? (: düşük dozda bile olsa hebelübe gerekiyo hepimize bazen. Ya aslında böyle tek başına bi yerlerde takılıp hebelübe düşünmeli, denemek lazımmış :D Ne o öyle illa en az 2 kişi mi olmak lazım, koloni mi kurmak lazım :D

Enes dedi ki...

"hebele, hübele" güzel bir hikaye. Oluşan baloncukları bir an önce iğneyle patlatman güzel olmuş. Yoksa başın baya derde girecekti anlaşılan. Hem Berrin'e de yakışmazdı.

Bir yere takıldım. Bu benim büyük bir takınıtım. "Ok" kelimesini yabancı bir ülkede verdiğin cevap olarak mı yazdın, yoksa "tamam" kelimesi yerine mi? Türkçe konuşurken "ok" diyenlere pek iyi gözle bakmam da. :\

berfin dedi ki...

berrin okurken ben yaşadım sanki.allahım senin yerinede olsam aynı şeyleri düşünür ama yapamazdım tatlım.zaten yapmaman hayırlı olmuş:)
ama başının ağrısının geçmesi harika.bak yinede minnettar olmasın o denyolara:)
öptünm

Berrin dedi ki...

birgül; iyiyim iyi merak etme :)

ozone; valla ben hep tek başıma hebele hübeleyim :) hiç fena değil..ama koloni olmayı da özlüyor insan..

enes; ok kısmına birinin takılacağını biliyordum.. o kişi de sen oldun :) aslında haklısın, orada doğallığı sağlamak için gercekten verdıgım cevabı yazdım.
hatta biri daha soyledı ama düzeltmedım.

berfin; iş öyle bir raddeye geliyor ki bazen inan daha fazlası da yapılabilir ama ben elimi kirletmiyorum hahaha :))
'denyo' demişsin ya güldürdün beni :)

Adsız dedi ki...

kendinizi dinlediğiniz için ve zaman ayırdığınız için geçmiş olabilir baş ağrınız

stickman dedi ki...

bende cafenin bi köşesinde bu olanları izliyodum :) mekanı hissettirdin resmen berrin abla. insan hakkaten bazen şiddete başvurma ihtiyacı hissedebiliyo, doğamızda var bu ama hakim olabiliriz kendimize böyle demi :)

Berrin dedi ki...

yurtdışıegitim; kim bilir belkide dedıgınız gıbıdır..tesekkur edıyorum yorumunuza..

stick; cafenin bir köşesindeydinde yardıma gelmedin demek bana :))