Döndük dolaştık pazar sabah evimize kavuştuk..döndüğümüz gibi hastalandım sanırım üşütmüşüm, yoğun tempo serin ve yağmurlu yayla havası çarpmış olmalı. İki gündür berbat durumdaydım şu anda daha iyiyim çok şükür.
Gelelim Karadeniz gezimize, ne desem ki..tek kelime ile muhteşemdi.
Hava şartları ve uygun olmayan saate denk geldiğinden dolayı Giresun Kalesinde güneşin doğuşunu izleyemedik. Sonrasında ilk durağımız Trabzon Akçaabattaki Sera Gölüydü..göl üzerinde serin ve yağmurlu havada kahvaltımızı yaptıktan sonra, şehir merkezinin kenarından geçip maçkaya yol aldık. Maçkanın hemen ardında Sümela manastırını ziyaret ettik. Çıkması dert inmesi ayrı bir dertti sağanak yağmur altında. Açıkçası daha büyük ve görkemli bir şey bekliyordum, sis altında pek bir şey anlaşılmadı. Yinede mistik bir havası olduğu inkar edilemez.
Bu arada rehberimiz sürekli bir şeyler anlatıyordu aklımda kalanlar, maçka'nın rumcası maçukaymış ve eli sopalı silahlı anlamına geliyormuş :) kolbastı ise Trabzonda bir mahalle varmış ismini hatırlayamıyorum şimdi o mahallede azılı gençler varmış ve sürekli kavga dövüş halindelermiş, onlar o durumdayken kolluklar orayı basarmış :)) oradan ismi kolbastı kalmış. Kolluklar bastığında kavgayı bırakıp dans ediyorlarmış gibi yapıyorlarmış, kolbastının içindeki itiş kakış dayak figürleride oradan kalmaymış. Birde horon, rumcada dans anlamına geliyormuş..
Rize Ayder yaylası ise tek kelime ile yeryüzündeki cennet olmalı. Bu kadar mı güzel olur yemyeşil ormanlar içinde çağlayanlar çay tarlaları keçi sürüleri tepelerde nasıl tırmandıklarını anlayamadığım evler..mis gibi havası anlatılmaz yaşanır cinstendi.
Hep kendimi götüremeyeceğim bir yerin hayalini kurmuştum işte Rize Ayder yaylası kendimi götürmediğim yer oldu. Her şeyi , geride bıraktığım herkesi unuttum..buna ben bile şaşırdım..
Yeşil vadi otelde kaldık otelimiz odamız yemeklerimiz çok güzeldi umduğumun ötesindeydi herşey.
Yeşil vadi otelde kaldık otelimiz odamız yemeklerimiz çok güzeldi umduğumun ötesindeydi herşey.
Otele iner inmez yaklaşık 100 metre uzaklıktaki kaplıcaya gittik, kızımın derdi havuza girmekti ama bir türlü anlatamadık havuz istediği gibi soğuk değil 43 dereceydi :) Haşlanmış tavuk misali her ikimizde fenalaştık felaket bir şey şifa vereceğine beyin kanamasından öldürebilir o sıcaklıktaki su. Sonrasında buz gibi suyla yıkanıp çıktık yayla havasına, şifayı ordan kapmış olmam muhtemel :)
bugüne kadar gezip gördüğüm yerlerin top 10 listesinde ikinci sıraya yerleştirdim Ayder'i. Birinciliği averajla kaçırdığını söyleyebilirim :)
Gece tam altımızdan geçen nehirin sesiyle uyumak/uyumaya çalışmak, sabah erkenden göze ve kalbe cila olan yeşilliğe uyanmak..tarifsiz..
gidip görmeyenlere şiddetle öneriyorum..
Trabzonda güzeldi ama Rize bambaşkaydı. Bir tablonun içinde hareket ediyormuşçasına geçen saatler.
Uzun ve yorucuydu iki otobüs alışveriş delisi kadın ve çocuk..Şöför kapıları açmaya korkuyordu artık :) geri toparlaması çok zor oluyordu. Saat 20 de çıkılacak dönüş yoluna gece 12 de ancak çıkabildik düşünün artık :) rize kumaşıydı hediyelik eşyaydı trabzon ekmeği tereyağı derken zor attık kendimizi eve :)
unutmadan yazayım Karadeniz tatları pek hoşuma gitmedi..Kaygana bildiğimiz sebzeli krep. Kuymak ise ucundan ufacık tadabildiğim beğenmediğim bir bulamaç :) Karalahana çorbası, yok almayım kalsın :)
mısır ekmeği, çok aç kalırsam yiyebilirim:)
Akçaabat köfte güzeldi ve bildiğimiz alabalık her zamanki gibi lezzetli..
Ama bal ve tereyağlarına diyecek yoktu.
aslında anlatacak şey çok ama şimdilik bu kadar, en kısa zamanda fotoğraflardan seçtiklerimi yayınlayacağım..
Sonunda feci hastalansamda her güzel şeyin bedeli oluyor diyorum ve hiç pişmanlık duymadığım bu geziyi asla unutmayacağımı biliyorum..
24 yorum:
bende bir Rize'li olarak hayranım karadenize.kesinlikle yaşanacak tek yer bence...
laz böreğini beğenmediniz mi:))
gerçekten şanslısınız ne diyeyim :)
bencede yaşanacak bir yer..bakalım belki yerleşiriz bir gün :)
laz böreğini unutmuşummm, evet beğendim onu..tuzlu bir şey beklerken tatlı çıktı :)
muhallebili baklava diye tanımlayabilirim :))
Bak çok özendim şimdii..Gitmek istedim birden..
Birinci sıradakini merak ettim,neresi..
Geçmiş olsun..
ben de hiç dönmek istemedim inan :)
ilk sıradaki Norveç/nordkapp ve istikameti;)
sağol masalcım, daha iyiyim..
öncelikle gecmis olsun ,
karadeniz gercekten muhtesem nese dolu insanlarina söyleyecek kelime bulamiyorum,sabah sabah yayilan misir ekmeginin kokusuyla uyanmak cok guzel oluyordu ..kesinlikle görulmesi gereken bi bölge ..ben 3 kere gitmeme ragmen doymadim tekrar gitmeyi dusunuyorum :))
çok teşekkür ederim ENK..
neşe dolu olanların dışında aksilerine çattık bir kaç tane :))
bende düşünüyorum en azından bir kere daha gitmeyi..
ohh miss olmuş darısı başıma olsun...
elçin, aminnn diyorum başka bir şey demiyorum :)
yalan dunyanin cenneti iste..
gitmek henuz nasip olmadi ama ilerde bir gun görmek istedigim yerlerin basinda geliyor karadeniz. resimlere bakinca benim bile icim acildi, o mis gibi temiz hava kokusunu cigerlerimde hissettim sanki..
ella, sende yalan dünyanın cennetlerinden birindesin ama burası bir başka tabi :)
hani cennetin kafamızda bir şekli vardır ya, sular dereler ağaçlar aynen öyle işte, kesinlikle cennet böyle bir yer olmalı:)
elini çabuk tut ilk fırsatta koş karadenize, özelliklede doğusuna..
Hoş geldin, kendine dikkat et, geçmiş olsun ! Özledik seni :)
lacivert, teşekkürler :)
Sevgili Berrin,
Teyzene Allah rahmet etsin,huzu içinde yatsın. Kurtulmuş diye düşüneceksin, yoğun bakımda bilinçsiz uzun süre yatması onun içinde çok zor olurdu. Geride kalanlarada sabır dilerim.
Karadeniz çok muhteşem dir, yeşilin çooook çok tonunu olduğunu karadenizde gezenler bilirler. Ve çektiğin fotoğraflarda çok güzel.
Bu arada geçmiş olsun fokuna ve sana.
Sevgiyle öperim canım...
yaşamın kıyısında, şimdi az önce teyzemi düşünüyordum, o hala orada sanki..artk olmayışını düşünmek yırtıcı bir boşluk hissi veriyor..bu çok acı..amin, çok teşekkür ederim..
yeşil rengi yalnızca bloğumda ve doğada seviyorum :) ve karadeniz demek yeşil demeköiş başka bir renk içermiyor sanki..
çok çok sağolun, bende hürmetle ellerinizden öperim..
Geçmiş olsun sevgili Berrin.
Samsundan Borçka'ya dek gezdim Karadenizi yıllar evvel.Oralardan Ankaraya geldiğimde ilk olarak gözlerim susamıştı resmen yeşilliğe.Buraların kuraklığını oraların yeşilliğinden sonra daha bir anlamıştım.Ayder,Uzungöl,Karagöl,Sümela...Ağustosta yün yorganla yatmıştık,sabah beşlerde kalkıp yürüşler yapmıştık ve o kadar oksijenle hiç yorulmamıştık....Ayyy o kadar çok yazasım geldiki :))
Aşık olmuştum ben Karadenize.Yine depreşti bak Karadeniz hasretim sayende :) Teşekkür ederim :)
Sevgiler...
tabiat ana, çok teşekkür ederim..
gerçekten öyle, karanenizden çıkıp gözlerini iç anadoluda açınca nereye geldim ben diyorsun :/
bozkıra bakıp bakıp iç çekiyorsun :)
bende resmen aşık oldum..AYDER'E..
HEP AKLIMDA UNUTAMIYORUM :)))
ben teşekkür ederim..
Muhteşem yerler bunlar dünyadaki cennet sanki :) bayıldım.. Eğer tayin dolayısıyla gidersek ne mutlu bize :) bayılırım böyle yerlere. Çok zorlu ve eğlenceli bir gezi olmuş berrincim ne güzel :)
Ayyy mükemmel Berrin fotolar ve yazdıklarınıda okuyunca gidesim geldi...Bir tur düzenlesek ve bikaç kişi toplanıp gitsek ne hoş olur...
Herşey bir yana keyif almana ve mutlu dönmene inanılmaz mutlu oldum,iyi ki diyorum iyi ki gitmişsiniz.
funda, evet cennet :)
hadi inşallah çıkar tayininiz gidersiniz, inan pişman olmazsınız :)
aylin, güldüm birden tur düzenlesek deyince :))sen , ben başka kim :))
karadenizden önce başka bir yere gitme planımız vardı hatırlarsan 2 senedir :))
ama çok keyifli olur buna eminim :)
:))))
Ne bileyim işte,sen ben çocuklar :)
Evet vardı hala var,ben hazırım ne zaman gidiyoruz :)))))
dur bakalım konuşuruz :)
haziranın son haftası olabilir;)
senin alacagın 14lüğün ilk taksidi bize yeter :))
Berrin hoşgeldin. Güzel bir dinlence olmuş, sen ve fokun adına sevindim. Daha fazla fotoğraf bekliyoruz, hiç olmazsa öyle görelim; gideceğimiz yok..
bulut, teşekkür ederim..bir kaç gün içinde ekleyeceğim fotoğraflarla gitmiş kadar olacaksınız :)
Karadeniz turun harikaymış. Adına çok sevindim. Darısı başıma!
Ben de "laz böreği" ni ilk yediğimde çok şaşırmıştım. Tuzlu bir şey bekliyordum. Adı üstünde; "börek" diyorlar çünkü. İçi muhallebili börek bana çok ilginç gelmişti...
Yorum Gönder