Burnumun kanayacağını hissettim inceden, yakarcasına sızlamaya başladı, kutunun içindekileri görünce..
Evet, gerçekler hep kutuda geliyordu bana, birike birike, saklana saklana, eskimeye yüz tuttukça sabahları hatta en sıradan sabahların birinde belli belirsiz, rahatsızlık vermeyen kapı ziliyle..
Aralıklarla çeşitli renk ve ebatlarda gelen bu kutuların içindekiler bir süre oyalıyordu zihnimi sevmediğim bir masal gibi..
Olmayacak duaya bir adet yürekten amin, bale pabucu kurdelesi, küçük bir şişe içinde iç deniz suyu, saç bandı, kutunun içine gelişi güzel atılmış tedavülden kalkmış bozuk düşünceler, yapılacak, toparlanacak, vedalaşılacakların uzun bir listesi, turuncu bir pişmanlık, el kadar kanaviçeye şekilsizce işlenmiş çarpık vicdan azabı ve bir uçak bileti vardı siyah beyaz karton kutunun içininde..
Tereddüt etmeden açtım..Başımı ağrıttı, bu sabah gelenler..
Pişmanlığın zehrini, dönüşü olmayan yolların mesafesini, duanın eksikliğini hissettim.
Sırf karnını doyurmak için, ne yediğinin önemi olmadan bir şeyler atıştırmak gibi zevksiz, yavan,anlamsız geldi bütün her şey..
Hiç yapmadığımı yaptım sonra, gerçeklerle dolu kutuyu getirip gideni görmek için pencereden baktım.
Uzun kestane rengi saçları, sırtında kocaman papatyası olan kot montu, kızılderili tüyünden minik küpesini gümüş yüzüklerini gördüm, onsekiz yirmi yaşlarındaydı ve yeşil çantasında pease işareti vardı. Dondum kaldım.
Arkasına dönüp pencereye doğru bakarsa ve göz göze gelirsek öleceğimi hissettim.
O bakmadan gitti, ben onu özledim.
19 Nisan 2008 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
27 yorum:
Berrin;
2007 yılında yazdıklarını hiç okumamıştım. Çünkü seni 2008 de bulmuştum. Sadece bu yıl yazdıklarını okuma fırsatı bulabildim. Çalışınca herşeye vakit ayrılmıyor, malumunuz...
2007'de yazdığın yazılardan bazılarına yorum yazdım. Okumayı unutma...
Bir şey daha; geçen sene yazdıklarını sonradan okudum ya. Bir şeyi farkettim. Geçen seneki duygularını anlatma ve ifade etme şeklinde çok fazla değişiklikler olmuş. Daha günlük şeyleri anlatırken, bu yıl yazdıkların daha içsel, daha sana dönük, ifade edemeyeceğim bir farklılıkla yazıyorsun bu yıl. Daha güzel, daha farklı.
Bir de bunu söyliyim dedim, hoşçakal...
çok etkilendim...
ve o kadar tanıdık ki o kız ben de özledim işte:(
sevgiler...
ebru, diğer tüm yorumlarını mail dolayısı ıle gorme ımkanım oldu, hem sasırdım hemde sevındım..cok cok tesekkur ederım.
2007 deki yazılarımı tekrar aklıma düşürdün :) bende bakıp kendımce bır analız yaparım belkı..
lola, tesekkur ederım..
sende bana tanıdık gelıyorsun :)
neyse ki uzun siyah saçlarım, sırtında gri kapşonu olan bir deri ceketim ve gümüş halka küpelerim var :)
ha ben buraya neden yazdım bunu; geriye dönüp bakınca ben de pencereden böyle bir kız mı görürüm acaba, buralara bi'yere şimdiden yazalım da aklımızda bulunsun diye...
"Pişmanlığın zehrini, dönüşü olmayan yolların mesafesini, duanın eksikliğini hissettim." demişsin ya; bugün ben, yarın kendi kutularımdan birinden o "dönüşü olmayan yolların mesafesinin" çıkması için herşeyimi verebilirim sanırım. ifade edebildim mi bilemiyorum ama öyle bi'şey işte...
tam pc.yi kapatırken çat diye yorum uyarısı verdi mail kutum ne güzel. şimdi şöyle; deri ceket halka küpe falan pek havalı gelmiş olabilir kulağa ama kırmızı pıtıcıklı güllü eteklerde giymiyorum maalesef =)
kaç yıl var o kızılderili tüylü minik küpeyle "bandanaların sac bandına donusmus versıyonu" arasında onu merak ettim ben?
zeynep, halka kupelerı bende severım, varsın havalı olsun yakısır heheh,
senın bloguna bıraktıgım yorumu yazayım once..
zeynep az once bloguma yorum bırakmıssın hala buralarda olabılırsın :)
ay pek guldum sıyah uzun saclar derı ceket kupeler, bak farklı yanlarımız cıktı :)
bende pembe kapsonlu kısa bır mont hala uzun kestane saclar, ve bandanaların sac bandına donusmus versıyonu ıle dolanıyorum ortalarda :)
evet kızılderılı tuyu kupe ıle aramıza 10 sene gırdı, az mı?
Berrin özellikle final harikaydı.Zaman zaman ben de özlerim giden yılları,gidenleri ama gitti işte.Yapacak hiçbir şey yok..
sizin özlediğiniz zaman şu an benim yaşadığım zaman ... benim özlemimse sizin yaşlarınız .. ne garip dimi ?
Nnev kıymetini bil diye klasik bir söz sarfediyorum sana.:))
eskiye dönük o kadar özlemimiz oluyor ki sanki yıllar geçtikçe kötüye mi gidiyoruz ne..yoksa ;''biz büyüdük ve kirlendi dünya''
çok güzelll.....evet arkasını dönüp gidyor ve sen arkasından bakakalıyorsun malasef...büyümek kötü...
ilham perisi; tesekkur ederım, evet yapacak hıc bır sey yok..her anın kıymetını bılmekten baska..
nevv; aslında garıp degıl..hep elımızde olmayana ozlem duyuyoruz..ınsanız ya??
zoıtsa; biz büyüdük, ve kirlendı dunya..yinede turnalar uçuyor..
elcın; tesekkur ederım..buyumek hem ıyı hem kotu ama gercek olan sancılı olması..
Sevgili Berrin,
Gece yarısı burnumun direğini sızlattın.
Bugününe sahip çık yarın onu bulmaya çalışacaksın demek isterdim ama zamana sahip olma diye birşey olmadığını ben artık çok iyi biliyorum.
Yazın çok güzel ve herkeze duygu yüklüyor.
Sevgiyle kal..
Sanırım hepimizin özlediği bir kız var. Ve pencere önlerinde açtığı kutular. Çok güzel ifade etmişsin gerçekten. Kalemine sağlık.
Sevgiyle...
herşey özlemle dolu zaten ve sen bunu çok net ifade etmişsin gerçekten etkileyici.sokakların çatısı yoktur.
Berrin ya,sen bizim "bebekkokusu"ndaki "Berrin" misin????
Evet evet o'sun :)))
Bravo bana ! Yorumlarında sevgili Aylin'i görünce dostluğunuzu bildiğimden anladım...Ve bir iki ipucu daha (misal :Apocalyptica):)
İzninle ekliyorum linklerime.Yazıların çok hoşuma gitti. ;)
Bir ara sen olduğundan yine şüphelenmiş fakat sonra caymıştm kendimce galiba :)))
Neyse...Emeğine sağlık ;)Sık görüşmek üzre.
Evren ne geziyorsun sen burada bakayım.O benim arkadaşım vermeeem.:))
yaşamın kıyısında; her sözünüz bırıkımınız degerli..tesekkur ederım..
fikrimin ince gülü; tesekkur ederım..
fatihdemirci; hemen hatırladım, evet sokağın çatısı yok..çok güzel..teşekkür ederim..
evren; şükür kavuşturana:) lordi ile kenan dogulu posterlerını assam bloguma tereddutun olmazdı belkı hehehe..
cok öpüyorum..
ilhamperisi; birgül şımartıyorsun benii :)))
yazında çok güzel ama müziğe bayıldım gerçekten,deli kızım uyan.Bir yerlere gittim yine,eline sağlık
bu yazı beni acayip sarstı. Bu sebeple dönüp dönüp okuyorum. Ayrıca da şu anda çalan müzikle birlikte bu yazıyı okuyan her insanoğlunun tüyleri diken diken olur eminim.
Müsadenle, bu kadar etkilendiğim bir yazıyı blogumda konu etmek istedim.
Umarım kızmazsın.
sevgiler....
Hello. This post is likeable, and your blog is very interesting, congratulations :-). I will add in my blogroll =). If possible gives a last there on my blog, it is about the MP3 e MP4, I hope you enjoy. The address is http://mp3-mp4-brasil.blogspot.com. A hug.
I loved this post.
Have a nice day.
Berrinciğim yorum onayını seçsene şekerim.Şu ıvır zıvırlar görünmez:)
aylincim, müzik aslında yazıyla baglantılı.. o dönemlerimin müziği..tesekkur ederım yorumun ıcın :)
arzın merkezi;yorumun ıcın tesekkur ederım.. blogundakı yazıyı okudum :)
birgül; amcam güzel bır gün dılemek ıcın gelmıs :)
ıvır zıvır lafına gulmekten öldümmmmm :)))
ben sırtındaki kocaman paptyalı kızı gördüm penceremden ve biz bakıştık onunla ...
sonra bana göz kırptı ve hoplayarak sokağın köşeşine kadar devam etti, kayboluncaya kadar izledim onu...arada bana bakıp el salladı...
gözyaşlarımı tutamıyorum şu an ...
bende herşeyi çok özledim........
Ne kadar duygulu, ne kadar derin, ne kadar iç acıtıcı..
Yüreğinize sağlık..
nekadar duygulu bi yazı olmuş
Yorum Gönder