Tüm bunları düşünürken dört uçak geçti, gerisini saymadım..
Bir zamanlar bakıp bakıp mutlu olduğum, caddedeki akışa karışmamak için diğer odayı seçsem de uyumak için o gürültülü can sıkıcı akıştan kurtulamıyordum. Sanki araçlar beynimin içinden geçiyorlardı. kornalar, müzik sesleri ve bir ambulans. Yattığım yere çok hafif bir esinti geliyordu, gözlerim gökyüzünde..işte, yıldızlar parlıyordu ve geçiyordu uçaklar. Ne kadar bitkindim bilmiyorsun. Avazım çıktığı kadar bağırıp ağlamamak için alt dudağımın sol tarafını ısırıp gözlerime dolan yaşları siliyordum ara sıra.
Bütün zehrini akıttıktan sonra rahatça uyuyabilen bir akrebe benzettim kendimi..uyuyamıyordum, zehir çok acı ve bulanıktı içimde. Ya o sıcak, önce saçlarım başlayacaktı tutuşmaya sonra ‘anlamlı’ olduğu söylenen kaşlarım.
Ne çok şey düşündüm bilsen, öncesini çok öncesini..sonrasını çok sonrasını..sadece düşündüm kendime acımamaya çalışarak.. Sondan bir önceki geceydi, artık bu gürültüden kurtulmalıydım. Dokunsalar düşecek kadar güçsüzken, ne kadar normal görünüyordum kalabalıklar içinde.
Nefret ve değersizlik hissiyle baktım sabaha kadar gökyüzüne..
Ne fark etti ki, sonraki günler ardı ardına gelen üzüntülerim devam etti..
Sen yanımda uyurken.
11 Ağustos 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ah ya nasıl bir yazıydı bu.
İçim nasıl titredi birden.
yazarken bende titredim..anımsadıkça..
Yorum Gönder