Kalan birkaç keçisi de kaçmış aklımı çok zorladığımda, uzun yazdan geriye, gidilen dönülen yüzlerce kilometre, annemin evindeki huzursuz huzurum, şimdi fıstıklı mı yoksa limonlu dondurmayı mı sevdiğimi unutsam da günde iki kere gidilen dondurmacı, durgun denizin kolları,tadını sevemediğim dutlar, yemediğim yiyemediğim onca meyve, bir tren yolculuğu sonrasında neşeli insanların roman havası, okuduğum birkaç kitap ve sonrası..ha bir de mezar taşı kaldı aklımda..avuçlarımda dut kurusunun kokusuyla…
Düşününce, uzun yazdan geriye kalan koca bir ‘hiç’ miş aslında..
4 Eylül 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 yorum:
mezar taşı..
dut kurusu..
kitaplar..
"hiç" de değilmiş bence.
ben hala yazdayım..
hala yazdan çok şey var kalan..
kimbilir yaz bitince bende oyle soylerim..
"yazdan geriye kalan, koca bir 'hiç'miş..
Aşılan yollar, geçilen tepeler şehirler, köyler, binilen tren, tren kompartımanının camından geçen zaman...Gerçekten de koca bir hiçmiş geride kalan, uzun yazdan.
İşte bu hayatın ta kendisi...
Sevgiler...
Sevgili Berrin,
Öncelikle hoşgeldin canım.
Koca yazdan geriye yine de oldukça "hiç" kalmış.
Onca yaşanmışlıklardan geriye kalan "hiç"ler inan ki daha azlar.
sevgiler...
Geçtim yazı Koca bir ömürden bize kalan ne ki!
Koca bir hiç olan "Zaman": "Hiçliğin efendisi, düşüncelerimizin tanrısı"
hayatımın ilk 5 yılını zaten hatırlamıyorum geriye kalan 11 yılın birine bile hükmedememişim...
Benden sonra gelenler beni Hatırlamayacak, zaten ben de benden sonra gelenleri tanıyamayacağım. Değil 30 yılın 3 ayın hesabı bile olmaz. Bu dünyadan gelip geçen geçici jenarasyonlarız sadece...
Ne oldu şimdi? Ne çabuk bitti peki "Koca bir yaz"
Geriye dönüp soruyorum da Ne çabuk geldim Öss'ye hazırlanacak yaşa halbuki daha top oynamak istiyor canım sabahtan akşama kadar sokakta...
neyse yazının benim dimağımda kalan etkisi alakalı da olsa alakasız da olsa buydu işte...
Ama ben bıktım artık, daha hiçbir şeyin tadını tam alamadan isteyerek veya istemeyerek yeni tatlar almak zorunda bırakılmamızdan. Aradığımız tada bir türlü doyamadığımız bu zamandan ve hayattan...
sevgilerimle...
karakutu,
digital kelebek,
sufi,
cosmos,
yasamın kıyısında,
onur..
yorumlarınız dolu dolu geldı ona gore cevap vermek ısterdım ama o gücü bulamadım kendımde..
ancak dıyebılırım kı, yazın cabuk gecmesı degıl..gecerken ezerek gecmesı benı bu hıclıge surukledı.
ayrı ayrı tesekkur ederım ..
gecenin bir yarısı giden elektriğin gelmesi ile oturdum pc ye ve şu sırada saatime baktığımda 03.47 yi gösteriyor,karanlığa kapattığım gözlerimi aydınlığa açıyor olmamın çokta anlamı yokmuş onu anlamadım sadece...az önce duyduğum bir olay ve üzerine sos olmuş bu yazıyla,dolan gözlerimi kar sayıp uykuya geri dönüyorum,ne acı ki,içim çok dar bir yolda şuan ve virajlara olabildiğince yavaş girsem de,dönemiyorum...
keske bu anlarını senınle paylasabılseydım..
umarım daha ıyısındır..
zamanında meksıka vırajlarından son surat dönmüştük hemde hıc problemsız:)
demekkı vırajlara hızlı gırmek gerek..bıraz cesaret..buda sende var.
senin gibi yazı yazanları seviyorum.yormuyosun okurken.hem sevinip,hem ağlatabiliyosun.iyiki çıktın karşıma.
hos geldın ve teşekkür ederim :) tüm yorumların ıcın...
Yorum Gönder