6 Eylül 2009 Pazar

Değişim..

Alıştığım şeyleri sevdiğimi de varsayıyorum..ve onlardan vazgeçmek benim için kolay olmaz. Buna tek düzelikten hoşlanmak denilebilir mi bilmiyorum ama evimdeki eşyaların bile yerleri yıllarca aynı şekliyle kalsa beni rahatsız etmez hatta huzur verir bu bana.

Banadair’i yazmaya başlayalı 26 ağustosta iki sene dolmuş.Bu iki sene içinde temamı hiç değiştirmedim oluşturduğum ilk haliyle kaldı. Bloğumu hazırlarken en fazla birkaç tane blog görmüştüm ne nedir bilmiyordum tam olarak. Gözümün önünde şekillenen örnekler olmadığından kendimce tamamen özgün şekilde hazırlamıştım. Bu halinden çok faklı değildi ilk hali sonradan html kodlarıyla birkaç gaddet eklendi o kadar.
Bloğun ismine gelince hiç düşünmeden ‘banadair’ demiştim..Çünkü ne varsa banadair olacaktı. Şimdi düşündüğümde daha farklı isimlerde koyabilirmişim.
Temamdaki resme gelince o benim için çok özel. O resmi gördüğümde ne bloğum nede blog fikrim vardı. Turuncuyu sevdim onunla ve zaman zaman kendimi daha çok.

Elindeki kahve fincanı, saçları, Finlandiya’da kışın en çok kullanılan şapka modeliyle kendimi buldum her daim…
Şimdi temamı da resmide değiştirmeyi düşünüyorum..Depresyonda olan kadınlar önce saçlarında değişiklik yaparlarmış ya, belki benimkide o hesap önce blogdan başlayıp sonra saçlarıma geçeceğim :) Nasılsa hiçbir şey aynı kalmıyormuş her şey değişmeye mahkummuş ya..


Dün temalara bakmaya başladım yüzlercesinden şimdilik birkaç tanesini kendime yakın buldum. Zaten alış verişte de böyledir benim için alacağım şeye ilk görüşte vurulurum işte bu derim ve ne pahasına olursa olsun alırım :) Temamı da böyle bulacağıma eminim.
Aslında siyah temaları hep sevmişimdir, göz almayan huzurlu, iç dünyan açığa rahatça çıkar ve karanlığıyla yumuşacık örtersin üstünü..Ama temam siyah olmayacak..

Bakalım, alıştığım sevdiğim banadair’im den turuncumdan vazgeçmek zor olacak mı?

Pazar günlerini sevmesem de mutlu pazarlar diliyorum..

8 yorum:

serencam dedi ki...

Normalde hayatıma yeni soktuğum şeyleri zor kabullenen biriyim..Yani klasik olmayı seven biriyim ama temada öyle değilim nedense yada alıştır ha bire değiştirmeye bünyemi rahatsız etmiyo artık..

Çok tema ve çok renk denedim ama şimdiki siyahı sevdim..

Sende dene bişeyler iyi geliyor boşunamı oynayıp duruyorum ben :)))

parka dedi ki...

Oysa ben bu turuncuya ve hastalığım olan elindeki kahve dumanının kokusunu çok sevmiştim. Bende bir okuyucu olarak fikrimi söyleme gerekirse, bu temaya veda etmek zorunda kalacağım için üzgünüm. Demek kadınlar depresyona girdiğinde saçlarına şekil veriyorlarmış, bense ayak tırnaklarımı kesmeme eylemini tercih edenlerdenim sanırım. Tüm çoraplar delinsin diye. Özgür baş parmaklar adına yapılan bu eylemde yanımda yer al ve yeni temana alışmamızda yazılarınla bize yardımcı ol. Çünkü sana dairlere ve eskisine çok alışmıştık diyor haddimi aşarak biraz çoğulculuk felsefesi yapıyorum :)

Sevgilerimle

Ahmet

sufi dedi ki...

Ben de dumanı tüten kahve fincanlı bu temanı özleyeceğim doğrusu.Çünkü senin blogunun manâsı yanında kokusu da vardı bizim için.Sevgilerimle.

Cocukla Cocuk dedi ki...

Mutlu Pazarlar, kolay gelsin tema değişimi serçmekten itibaren zaman alıyor.

Aylin Ünlü dedi ki...

En fazla tema değiştiren benimdir sanırım ve buna oldukça doğal bakmama rağmen senin değişimini çok normal bulamadım.Turuncu ve sen benim için bütündünüz ve hatta teman seni tamamalayan bir ayrıntıydı blogunda...

Yeni temanı merakla bekliyorum hatuncum,kocaman bir günaydınnn sana:)

Berrin dedi ki...

ılham perisi, ne zaman yorumlara acacaksın blogunu meraktayım..

kara kalem, uzun tırnaklar hıc haz etmedıgım seylerden bu yuzden bu eyleme katılamayacagım :)
yorumları okuyunca yenı temama gecemeyecekmısım gıbı geldı :)

sufi, kahve kokusu olmadan nasıl yazıp okuyacagım bılemıyorum. degısıklık ıyı gelır dıye dusundum ama bakalım..tesekkur ederım..

cocukla cocuk, ımkan buldukca bakıyorum ama zaman alacak gıbı ıcıme sınen ve ıste bu dıyebılecegım bır tema bulmak.

aylın, evet bende sana hep kızardım ne ıstıyorsun temandan dıye. vazgecmek zor ama yenı bır baslangıc olsun ıstedım. duygusala baglarsam vazgecemıycem sanırım :))
yınede tebdılı mekanda ferahlık vardır derler..

Hamlet dedi ki...

Ev arkadaşım olsaydın sanırım 3 güne bavulumu kapının önünde bulurdum.Düzensizlikten değil ama, düzenimin sürekli değiştiğinden.İlginç geliyor bana anlattıkların, bu değişmezliğin verdiği huzur mesela.Daha çok korku verirdi bana sanırım.

Hamlet

Berrin dedi ki...

dış düzenimin değişmesini sevmesemde iç düzenim sık degısıyor ve bana korku verende bu.