Dün akşam ki şu gün batımı, bir nefeslik mutluluk yarım derecelik tebessüm ettirmişti, bugün anladım ki, benim sandığım hemen her gün gördüğüm belki de dünyanın en güzel kızıllığı hiç benim olmamış. Tanıdıkmış sadece.
Bir roman kahramanına inanıp sevmek her şeyden gerçek olabilirmiş. Okumayı yarım bırakıp sadece yastığımın altında tuttuğum orda olmasının beni mutlu ettiği güvende hissettirdiği bazı geceler elimde uyuduğum kitabım. Ve kahramanı frank Mc Court. Umuda yolculuk yapan sefalet içinde büyümüş çürük dişli tipsiz Mc Court. Romanın sonunda neye ulaşıp ulaşamayacağını bilmek istemediğim bahtsız İrlandalı.
Bir şeye çok inanmak da inançsızlık kadar uçucu bir maddeymiş.
İnsanlar gelir geçermiş, şarkılar dinlenmezmiş bir süre sonra, ağızdan çıkıp unutulan sözler toz bulutu halinde yükselirmiş mavilikte...
Mavi yine mavi kalırmış..
Kızılda daha turuncu..
4 yorum:
"Bir şeye çok inanmak da inançsızlık kadar uçucu bir maddeymiş."
çok güzel bir cümle olmuş... gerçekten öyle...
Bir şeye inanarak o fikre köle olunacağına, inanmayarak özgür olalım diyelim ve hatta kendimizi beklemekten bile azad edelim, sevgilerimle.
ay kopugu; evet bende begendım bu cumlemı:) tesekkur ederım..
sufi; beklemekten azad ettıgımızde belkıde ozgur olacagız.
tesekkurler..
Berrin canım yine gerçek ve hayyaller arasında gidip gelmişin.Yüreğinden geçenleri,düşüncelerini paylaşman çok güzel.
Sevgiler
Yorum Gönder