8 Şubat 2013 Cuma

Kahve yalnızlık ister..


Görür görmez paylaşmak istedim..Özdemir Asaf'ın dizeleri eşliğinde...Doğru, kahve yalnızlık ister..

10 Ocak 2013 Perşembe

Yağmur yağdı üzerime..

Bu bir merhaba yazısı..yine uzun zaman oldu. Yazmadığım okumadığım süre içerisinde çok şey oldu. Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim şehir değiştirdim ev değiştirdim dostlarımı sevdiklerimi ardımda bıraktım. Üzüldüm ağladım güldüm  bağırdım çağırdım ve en önemlisi yağmurun ellerini tuttum.Yağmur, kızım.. :)
Evet bir kızım daha var artık..Bir süre buraları bebek yağı, bebek bezi kokuları sarabilir :) 
çok zor bir hamilelik süreci zor bir doğum ve sonrası yaşadım. Yaş ilerleyince daha da zor oluyormuş bazı şeyler.Yinede dikenlere katlanmak zor olmuyor gül böyle güzel kokunca..
işte böyle artık imkan oldukça buralardayım banadairler ve biriktiridiklerimle..
Umarım herkes iyidir :).

17 Mayıs 2012 Perşembe

Kime koşarsın?

Kime koşarsın, canın yandığında? En sevdiğine mi? Seni en çok sevene mi?

[suskunlar]


__ En sevdiğime..

3 Mayıs 2012 Perşembe

Kuzey, 'kum gibi'yi söylerse...

Dizinin fanatiği değilim ara ara izliyorum..Dün geceki bölümün finali bir çok kişide sarsıntı yarattı buna eminim..hanım kızlar duyguyu veremezken kuzeyin söylediği Ahmet Kaya'nın kum gibi şarkısı muhteşemdi..
insan düşünmeden edemiyor, Allah her şeyi de mi verir bir insana, nazara gelecek diye korkuyorum :) dünya güzeli! bir sevgilisi bile var, her ne kadar ben yakıştıramasam da ikisini..
Behlül karakteri, tipi bana daha çok hitap ediyordu. çok özel bir hayranlığımda yok kendisine ama seviyorum Kıvanç Tatlıtuğ'u..Efendiliği, içindeki ve sesindeki Anadolu esintisi çok başka..



şarkı zaten mükemmel, yorum harika..dinlemeden geçmeyin..sızlatıyor :)

23 Nisan 2012 Pazartesi

içinizdeki çocuk kaç yaşında? demeyeceğim :)

İçimdeki çocuğun büyümesini istemiyorum, içimdeki çocuğu öldürdün, içimdeki çocuk idam sehbasında gibi klişe sözleri hemen herkes duymuştur. Birde Halil Sezai'nin 'Çaresiz içimdeki çocuk bir günah gibi'sini:) İçimizdeki çocuk duygusal kederli bir çok şiire yazıya hatta si
nemaya konu olmuştur. Şimdilerde ise bir reklama..içteki çocuğun yaşı var mıdır bilmem..bir önemi de yok açıkçası..bildiğim, insanın dışında çocukları olduğu müddetçe içinde olanlar uykuya yatabiliyor :) ama asla ölmüyor merak etmeyin..

içteki ve dıştaki tüm çocukların bayramı kutlu olsun..bu vesile ile hala yaşadığımın sinyalini vereyim dedim :)

27 Aralık 2011 Salı

Biscolata erkeği Türk olursa


Benim adım Hanzo, Türküm..Boş zamanlarımda plajda kızları dikizlemekten, böğürerek futbol maçı izlemekten, elimde kumanda iki seksen uzanmaktan hoşlanırım :))


Biscolata reklamı için Türk erkeği seçilecek olsa kim olurdu?


Polat Alemdar'ı bir sarmaşığın üzerinde tarzan gibi görebiliyorum :)))

ama ben, Kenan İmirzalıoğlu diyenleri duyuyorum :)

20 Aralık 2011 Salı

pembe mezarlık istemem

Ağzıyla kuş tutsa da sevemediğim insanlar var benim! Bir de canıma okusa bile sevmekten vazgeçemediklerim..(İ.BERK)

Dağılın artık da gidip tabutuma uyuyayım dedi..canlı renkleri ne kadar severdi oysa ki..şimdi bakmaya dayanamıyordu..beynini gözlerini midesini yoruyordu..tek renk siyah, karanlıktı..
gözlerde aralıklı bulutlar..
sevmek, onun iyiliği için usulca kapıyı açmaktı, gidebilmesi için..gitmesine izin vermekti..
pembe ağırlıklı bir odada arka arkaya pembe mezarlığı dinliyordu. hava kararmış..içeriden aksam yemegi hazırlıgı sesleri geliyordu..yıllar sonra yine ailesinin küçük şımarık pamuklara sarılıp sarmalanmıs kızıydı..tekrar himayelerine alınmış..
pembe bir mezarlık asla istemezdi hatta bir mezarlık...hiç bir zaman sevmedi bir yere tıkılıp kalmayı..mikro parçalara bölünüp denize serpilmeyi tercih ederdi..

bu aralar üzülüyorum kendime..yorgunum..yorgun..yorgun..yorgun..
battaniyem nerde..yeniden yatmak istiyorum..
don omar, danza kuduro bile coşturamıyor beni..
durum vahim :)

...bu yazımda yorum görmek istemedim..yayınlamadığım beş yorum için teşekkür ederim...

22 Kasım 2011 Salı

Birine Bakmıştım..

Birine bakmak için girdiği depresyondan bir türlü cıkamadı..
haber alt baslıgından sonra sunlar yazıyordu..

Uzun renkli atkımı dolayıp boynuma yeni yağmış taze karın üzerinde yürümek istiyorum..çok şey değil yani hepsi bu..yine bir fransız filminin içinde olmak..başrol değil, bir figüran yada belki bir dekor olarak..
ayaklarımın altında kıtırdaması ne güzel, botlarımın bıraktıgı izlere bakıyorum o sırada yolun kardan temizlenmiş kısmından bisikletli bir adam geçiyor başında kasket kolunun altında bir gazete ile..sokaklar çok boş..
geçen hafta yorganı başıma çekip hıckıra hıckıra ağladığım geceyi düşünüyorum, herkesten cok kendimin bu işe şaştıgını..
yaşlanıyorum diyemeyeceğim..bu ondan daha öte bir şey..güçsüzlük, ölüm döşeğinde olmak gibi..
bütün her şeyi, kustuğun yerleri temizleyecek bile halinin olmaması..
karlı yolda ilerliyorum, kulağımda bir ağıt..acıklı bir şarkı..az ilerde küçük bir yer var kapısında cıngırak..sırf kapı acılıp kapandıgında o sesi duymak için içeri giriyorum..tipik bir fransız kız..kahkülleri boynundaki fuları..ben ise hangi millettenim dahası insan mıyım neyim onu bilmiyorum..tarcınlı çöreklerin kokusu bas döndürücü..bir kaç tane alıp oturuyorum..koklayıp koklayıp dışarı cıkıyorum..yıne kapıdaki cıngırak sesini duyuyorum..bu hoşuma gidiyor..
bu filmde bir şey eksik akordiyon sesi..
bu filmde çok şey eksik..
sabah mutlu uyanmak, iştahla yemek yemek ne güzeldir..
bu ıssız sokaklarda bir kaç köpekten başka bir şey kalmıyor hava kararmak üzere..
artık geri dönmelisin diyor bir ses..
de nereye döneceğim..
dizlerimin üzerine çöküp oturuyorum, kibritçi kız gibiyim..sabaha karşı tebessüm etmeyi umuyorum..

ünlü yazarın son kaleme aldıkları, basında geniş yer buldu..Bisikletli kasketli adam her yerde aranıyor..

27 Ekim 2011 Perşembe

İşte son okuduğum kitaplar (kinyas ve kayra....)

KİNYAS ve KAYRA..
Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandist ameliyatımın izi. Ve sırtımı çok, hızlı yaşlandım! Ancak hayattayım.Kayra, bir gün bana 'Mutsutluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti.

Bu acayip bir kitap..sürükleyici elinizden bırakmak istemeyeceğiniz..tek kelimeyle manyakça sanki tüm ruh hastalıklarını içinde barındıran :) Kinyas ve kayra tek bir kişi mi bir dünya insan mı ayrımını yapmak okuyana kalmış. Uçuk kaçık film vari bir kurgusu var..kinyas ve kayra imkansızı yaşarken beyin ölümlerini gerçekleştirmeyi istiyorlar..



Kürk mantolu madonna..



Sabahattin Ali'nin sanırım kırk elli sene önce yazdığı yapı kredi yayınlarının 2008 de tekrar gündeme getirdiği harika bir kitap..çok beğendim..bittiğinde üzüldüm..ince ve içli bir anlatım..



"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum 'Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum." Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulanmadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına dair, yanıtlaması zor sorular soruyor.




Kayıp gül


Serdar Özkan'ın bu kitabı 44 dilde 50 yi aşkın ülkede yayımlanmış..Türklerin küçük prensi diye lanse edilmiş..martı..simyacı..küçük prensi sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap deniyor..ancak ve ancak ben bu kitapta hiç o lezzeti alamadım..bu kitabın 50 ayrı dile



çevrilmesini şaşkınlıkla karsıladıgımı söylemeliyim :) kitabın özeti her şeyin özü içinizde klasiği :) otur sıfır hahahhah




AŞKIN GÖZYAŞLARI



şems tebrizi ve hz mevlana olmak üzere iki ayrı kitaptan oluşuyor..Ramazan atmosferinde okuduğum iki kitap..şems tebriziyi anlatanı daha cok begendim..bence okunmalı..



Yalnızlık aşkın vekâletidir. Ölüm aşkın kefaretidir.
Her aşk bir baş götürür. Bu kez baş veren Şems olmuştur.




Elimde okunmamış bir sürü kitap var ama cezbedici değil..Bu okuduğum kitapları önerileriniz üzre seçmiştim..



yeni önerileri bekliyorum..



Bir Allahsız bir Kitapsız kalmayalım :)))

19 Ekim 2011 Çarşamba

içimizi yaktınız, helak olun inşallah



Hepimiz acı ve öfke içindeyiz..bıçak hep kemiğe dayanmış şekilde yasıyoruz ama bugün kemiği de kırıp geçti. Askerini, polisini korumayanlar bu veballeri nasıl ödeyeceksiniz..

şerefsiz bdp hükümetle o soysuz inlerde yaşayan pisliklere cagrı yapıyormus, savası durudurun dıye..

savas denen sey sınırları belli olan iki devlet arasında olur, ne sınırları belli ne bir şey..

Hava harekatı başlamış, üç beş bomba atıp göz boyamayın artık!

Vatan sagolsun demekten bıktık, mehmetler ölürken vatan sağ mı kalır..

acımız cok büyük, bugün daha da büyük..şehitlerimize allah rahmet eylesin aılelerıne sabır ver yarabbim..

Vatanımızı koru..bu yüreğimizdeki yangın ulaşsın inlerini cehennem yerine çevirsin..



hislerime tercüman olan bazı twitleri yazmadan edemeyecegım..


Somali için öldük,ırak için öldük. suriye için yandık. filistin için kavrulduk..Allah için Türk evladı için ölme zamanı gelmedi mi?


Cumhurbaşkanımız misliyle intikamımız alınacak diyor ntv de..ilk defa inanmak istiyorum vede görmek..


bugün begenmediğimiz israil bir askeri için bin filistinliyi geri gönderiyor..bizde 'vatan sagolsun'


bir subayı şehit oldu diye menemeni yakın diyen M.KEMALi özledim..kimse artık vatan sagolsun demesın..